Sakarya Anadolu Lisesi'nde yıldır görev yapan Arslan, öğrencisi olduğu okulda öğretmenlik yapıyor. Öğretmeninin ahının tuttuğunu belirten Arslan, CİHAN muhabirine yaptığı açıklamada, öğretmenlik yaptığı okulda 1986-1992 yılları arasında eğitim gördüğünü söyledi. Okuduğu okula bir gün öğretmen olarak geri döneceğini hiç hayal etmediğini vurgulayan Arslan, "Öğrencisi olduğum okula öğretmen olacağımı hiç düşünmemiştim. Hatta öğretmen olmayı bile hayal etmezdim. Eğlenceli ve neşeli bir şeyler hayal ederdim. Manken olmak, TV'de çalışmak veya turizmci gibi şeyler. Şerife Meriç diye bir edebiyat öğretmenim vardı. Bana öyle bir dua etti ki aynen tuttu. Çok yaramazdım ve bana bir gün 'inşallah öğretmen olursun, beni o zaman anlarsın' dedi. Şimdi çok iyi anlıyorum. Okulumu çok severdim ama öğretmen olmak hiç aklıma gelmezdi." diye konuştu.
Öğrencisi olduğu okulda ders vermeye başladığında çok güzel duygular yaşadığını dile getiren Arslan, şunları belirtti: "Ben okula ikinci dönemde başladım. İlk dönem bayan bir öğretmen varmış ve çocuklar çok yormuş o öğretmeni. Dolayısıyla tayinini istemiş. Acabalarım vardı tabi. İlk gün çocuklar itfaiye tüpünü açmış köpük dans yapıyorlardı koridorlarda ve işim çok zor dedim. Tabi mezun olduğum okulu bilmem benim lehime gelişti ve zamanla yerine oturan bir sistemi yakaladım. Öğrencilerimi çok severim, arkadaşım, kardeşim, değer verdiğim dostlarımdır onlar benim. Felsefe olimpiyatlarından tutun da her türlü etkinlikte öğrencilerim bana çok şey kattı. Sevilmeden öğretmenlik yapılmaz, bunu yaşadım ve yaşıyorum."
Öğrencilik yıllarının çok güzel geçtiğini anlatan Arslan, öğrencilik yıllarından geriye unutulmaz anılar kaldığını kaydetti. Okul arkadaşlarıyla diyaloglarının sürdüğünü bildiren Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Okulda arkadaşlıklarımız çok kuvvetliydi. Kimin cebinde kaç lira var onu bile bilirdik. Dayanışma ötesi durumlar vardı. Tüm günümüz okulda geçiyordu ve ailemizden daha çok öğretmenlerimizle ve arkadaşlarımızla birlikteydik. Servisle okula gidiyorduk ve unutulmaz anılarımız servisle başlardı. Okuldan gezilere kaçardık. Arkadaşlarımızı parayla kandırıp Sapanca Gölü'ne girmeye ikna ederdik. Okul ise her gün bir hareket kazanırdı. Okulda muhabbet inanılmazdı, sınıf günlerinde ben taklit falan yapardım. Çekiliş yapar okula para bırakırdım. Galatasaray bayrağı yaptırıp (şimdi yaptıramazsınız) öğretmenleri de neşelendirirdik. Koku bombası atardık sınıfa, yaramazlık ve eğlenceli ne varsa yapardım arkadaşlarımla birlikte."