''Okullar, tek tip nesil üreten fabrikalara döndü''

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 632. hafta açıklamasında, eğitim sistemini eleştirirken, “Çocukların hangi okullara, nasıl gideceği konusu çok tartışılıyor ama çocukların okula gitmelerinin, aldıkları eğitimin mahiyeti maalesef hiç sorgulanmıyor.” dedi

Platform adına okunan açıklamada “Okullar bir aydır açık ama bu süre zarfında eğitimin tek gündem maddesi, sürekli değişen öğrenci seçme ve yerleştirme sisteminden ibaret kalmış. Lise ve üniversite sınavlarıyla ilgili belirsizlik; kafaları meşgul ediyor.” denilirken; “Çocukların hangi okullara, nasıl gideceği konusu çok tartışılıyor ama çocukların okula gitmelerinin, aldıkları eğitimin mahiyeti maalesef hiç sorgulanmıyor. Her yılın dokuz ayı, haftada beş gün gidilen ve uzun saatler geçirilen okulların gerçekten ne işe yaradığı nedense doğru dürüst konuşulmuyor. Bu çocuklar ne için okullu oluyorlar? Çocuklarımızı okullara bırakırken ne olmasını ne umuyoruz? Çocuklar okullara gidince gerçekte ne buluyorlar? Bu soruları düşünmüyoruz. Eğitim, herkesin zorunlu katıldığı bir maraton oldu. Sonunda hayırlı, faydalı ve güzel sonuçlara erişmek ise adeta hayal oluyor. Tek tip bir millet, tek tip bir düşünce, tek tip bir kültür… Okullarımız da ilimsiz, irfansız tek tip nesiller üreten fabrikalara döndü. Egemen siyasete göre formatlanmış bir kitle üretimi hedefleniyor. Tüm sistem, tekçi bir anlayışa razı olalım diye işletilmek isteniyor.” eleştirileri yapıldı.

“Geldiğimiz noktada emekten, eğitime, kimlikten mezhebe, yargıdan dış siyasete, her alanda kangrene dönüşen sorunlarla karşı karşıyayız. Sözün mahpus edildiği, insanların açlıkla korkutulduğu, sürekli bir seferberlik hali; toplumu her gün biraz daha yoruyor. Tüm bu büyük krizlerin ortasında, en büyük kaybı da, ne yazık ki çocuklarımız, genç kardeşlerimiz yaşıyor.” denilen açıklamada; eğitimdeki özelleştirilmenin önünün açıldığı belirtilerek, “Şehirleri çocuklar başta gelmek üzere insanlar için nasıl yaşanılmaz kıldıysak, okulları da aynı şekilde katlanılmaz kılıyoruz. Okumayı sevmeyen, düşünmek yerine sadece tekrarlayan, yazmayı unutan, tartışmayan, birbirine kulak vermeyen, birbirine göz kulak olmayan çocukları yetiştirmekle ne kazanacağımızı gerçekten sorgulamıyoruz. Buna karşı, toplumsal dayanışma ağları çözüldüğü gibi, gelecek nesilleri birbirine bağlayacak insani hasletler de giderek zayıflıyor. Her alanda yaşanan yozlaşma ve ahlaki çöküntü, toplumun bu dünyada istikametini, ölümden sonra ise akıbetini ateşe sürüklüyor! Bu gidişatın durdurulması ise ancak, iyiliğe, doğruluğa, adalete ve insaniyete çağırmakla mümkün. ” denildi.



 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 632. Hafta Açıklaması

Değerli dostlar, Sakarya’nın duyarlı insanları;

Günlere gün, haftalara hafta ekleyerek yürüttüğümüz mücadelemizde 632. haftayı geride bırakıyoruz. Biz bu eylemlere başladığımız yıl ilkokula giden kardeşlerimiz, bugün üniversite okuyorlar. Aradan geçen zamanda birçok kuşak oluştu, yeni kuşaklar hayatımıza, sürecimize eklendi. Mücadelemizin bir boyutu, geçmişin biriktirdiği sorunlara yönelikti, diğer bir boyutu ise gelecek kuşaklara daha yaşanabilir, adil ve özgür yarınlar bırakmaktı.

Aradan geçen 12 yıl sonunda, temel sorunlarımızın çözülmek bir yana, daha da derinleştiğini gözlemliyoruz. İçeride ve dışarıda yaşadığımız sancılar, ne yazık ki bir canlanmanın, yenilenmenin ya da iyileşmenin değil; büyüyen hataların sancıları. Adı yeni ama tadı eski politikaların tekrarının tesiri… İlkelerin değil konjonktürün esas alınmasının, kamusal yararın değil şahsi ikbalin gözetildiği bir anlayışın egemenliğini sürmesinin neticeleri.

Geldiğimiz noktada emekten, eğitime, kimlikten mezhebe, yargıdan dış siyasete, her alanda kangrene dönüşen sorunlarla karşı karşıyayız. Sözün mahpus edildiği, insanların açlıkla korkutulduğu, sürekli bir seferberlik hali; toplumu her gün biraz daha yoruyor. Tüm bu büyük krizlerin ortasında, en büyük kaybı da, ne yazık ki çocuklarımız, genç kardeşlerimiz yaşıyor.

Düşünün ki, okullar bir aydır açık ama bu süre zarfında eğitimin tek gündem maddesi, sürekli değişen öğrenci seçme ve yerleştirme sisteminden ibaret kalmış. Lise ve üniversite sınavlarıyla ilgili belirsizlik; kafaları meşgul ediyor. Çocukların hangi okullara, nasıl gideceği konusu çok tartışılıyor ama çocukların okula gitmelerinin, aldıkları eğitimin mahiyeti maalesef hiç sorgulanmıyor. Her yılın dokuz ayı, haftada beş gün gidilen ve uzun saatler geçirilen okulların gerçekten ne işe yaradığı nedense doğru dürüst konuşulmuyor.

Bu çocuklar ne için okullu oluyorlar? Çocuklarımızı okullara bırakırken ne olmasını ne umuyoruz? Çocuklar okullara gidince gerçekte ne buluyorlar? Bu soruları düşünmüyoruz. Eğitim, herkesin zorunlu katıldığı bir maraton oldu. Sonunda hayırlı, faydalı ve güzel sonuçlara erişmek ise adeta hayal oluyor. Tek tip bir millet, tek tip bir düşünce, tek tip bir kültür… Okullarımız da ilimsiz, irfansız tek tip nesiller üreten fabrikalara döndü. Egemen siyasete göre formatlanmış bir kitle üretimi hedefleniyor. Tüm sistem, tekçi bir anlayışa razı olalım diye işletilmek isteniyor.

Değerli dostlar;


İnsanlık, kendi buhranını yaşamaya devam ediyor. Bu buhranın içinde her şey gibi eğitim de metalaşıyor; içeriği boşalıyor ve ailenin bütçesi nispetince alabileceği şekilde şeyleştiriliyor. Metalaşan her şey gibi, eğitim de gerçek değerini, maksadını, hikmetini kaybediyor. Bugün eğitimin anlamı üzerine hiç düşünmüyoruz. Öğrenmeye değer olanın içeriğini hiç konuşmuyoruz. Çocukların okullu olması için yaptığımız maddi masrafların, harcamaların, zamanların ve telaşların karşılığında elde kalanın ne olması gerektiği meselesiyle dertlenmiyoruz.

Şehirleri çocuklar başta gelmek üzere insanlar için nasıl yaşanılmaz kıldıysak, okulları da aynı şekilde katlanılmaz kılıyoruz. Okumayı sevmeyen, düşünmek yerine sadece tekrarlayan, yazmayı unutan, tartışmayan, birbirine kulak vermeyen, birbirine göz kulak olmayan çocukları yetiştirmekle ne kazanacağımızı gerçekten sorgulamıyoruz. Buna karşı, toplumsal dayanışma ağları çözüldüğü gibi, gelecek nesilleri birbirine bağlayacak insani hasletler de giderek zayıflıyor. Her alanda yaşanan yozlaşma ve ahlaki çöküntü, toplumun bu dünyada istikametini, ölümden sonra ise akıbetini ateşe sürüklüyor! Bu gidişatın durdurulması ise ancak, iyiliğe, doğruluğa, adalete ve insaniyete çağırmakla mümkün.
<p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><strong>Sakarya Adalet ve &Ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler Platformu, 632. Hafta A&ccedil;ıklaması</strong><br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Değerli dostlar, Sakarya&rsquo;nın duyarlı insanları;<br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">G&uuml;nlere  g&uuml;n, haftalara hafta ekleyerek y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z m&uuml;cadelemizde 632. haftayı  geride bırakıyoruz. Biz bu eylemlere başladığımız yıl ilkokula giden  kardeşlerimiz, bug&uuml;n &uuml;niversite okuyorlar. Aradan ge&ccedil;en zamanda bir&ccedil;ok  kuşak oluştu, yeni kuşaklar hayatımıza, s&uuml;recimize eklendi.  M&uuml;cadelemizin bir boyutu, ge&ccedil;mişin biriktirdiği sorunlara y&ouml;nelikti,  diğer bir boyutu ise gelecek kuşaklara daha yaşanabilir, adil ve &ouml;zg&uuml;r  yarınlar bırakmaktı.<br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Aradan  ge&ccedil;en 12 yıl sonunda, temel sorunlarımızın &ccedil;&ouml;z&uuml;lmek bir yana, daha da  derinleştiğini g&ouml;zlemliyoruz. İ&ccedil;eride ve dışarıda yaşadığımız sancılar,  ne yazık ki bir canlanmanın, yenilenmenin ya da iyileşmenin değil;  b&uuml;y&uuml;yen hataların sancıları. Adı yeni ama tadı eski politikaların  tekrarının tesiri&hellip; İlkelerin değil konjonkt&uuml;r&uuml;n esas alınmasının,  kamusal yararın değil şahsi ikbalin g&ouml;zetildiği bir anlayışın  egemenliğini s&uuml;rmesinin neticeleri.<br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Geldiğimiz  noktada emekten, eğitime, kimlikten mezhebe, yargıdan dış siyasete, her  alanda kangrene d&ouml;n&uuml;şen sorunlarla karşı karşıyayız. S&ouml;z&uuml;n mahpus  edildiği, insanların a&ccedil;lıkla korkutulduğu, s&uuml;rekli bir seferberlik hali;  toplumu her g&uuml;n biraz daha yoruyor. T&uuml;m bu b&uuml;y&uuml;k krizlerin ortasında,  en b&uuml;y&uuml;k kaybı da, ne yazık ki &ccedil;ocuklarımız, gen&ccedil; kardeşlerimiz yaşıyor.<br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">D&uuml;ş&uuml;n&uuml;n  ki, okullar bir aydır a&ccedil;ık ama bu s&uuml;re zarfında eğitimin tek g&uuml;ndem  maddesi, s&uuml;rekli değişen &ouml;ğrenci se&ccedil;me ve yerleştirme sisteminden ibaret  kalmış. Lise ve &uuml;niversite sınavlarıyla ilgili belirsizlik; kafaları  meşgul ediyor. &Ccedil;ocukların hangi okullara, nasıl gideceği konusu &ccedil;ok  tartışılıyor ama &ccedil;ocukların okula gitmelerinin, aldıkları eğitimin  mahiyeti maalesef hi&ccedil; sorgulanmıyor. Her yılın dokuz ayı, haftada beş  g&uuml;n gidilen ve uzun saatler ge&ccedil;irilen okulların ger&ccedil;ekten ne işe  yaradığı nedense doğru d&uuml;r&uuml;st konuşulmuyor.<br /><br />Bu &ccedil;ocuklar ne i&ccedil;in  okullu oluyorlar? &Ccedil;ocuklarımızı okullara bırakırken ne olmasını ne  umuyoruz? &Ccedil;ocuklar okullara gidince ger&ccedil;ekte ne buluyorlar? Bu soruları  d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yoruz. Eğitim, herkesin zorunlu katıldığı bir maraton oldu.  Sonunda hayırlı, faydalı ve g&uuml;zel sonu&ccedil;lara erişmek ise adeta hayal  oluyor. Tek tip bir millet, tek tip bir d&uuml;ş&uuml;nce, tek tip bir k&uuml;lt&uuml;r&hellip;  Okullarımız da ilimsiz, irfansız tek tip nesiller &uuml;reten fabrikalara  d&ouml;nd&uuml;. Egemen siyasete g&ouml;re formatlanmış bir kitle &uuml;retimi hedefleniyor.  T&uuml;m sistem, tek&ccedil;i bir anlayışa razı olalım diye işletilmek isteniyor.<br /></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Değerli dostlar;</font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><br />İnsanlık,  kendi buhranını yaşamaya devam ediyor. Bu buhranın i&ccedil;inde her şey gibi  eğitim de metalaşıyor; i&ccedil;eriği boşalıyor ve ailenin b&uuml;t&ccedil;esi nispetince  alabileceği şekilde şeyleştiriliyor. Metalaşan her şey gibi, eğitim de  ger&ccedil;ek değerini, maksadını, hikmetini kaybediyor. Bug&uuml;n eğitimin anlamı  &uuml;zerine hi&ccedil; d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yoruz. &Ouml;ğrenmeye değer olanın i&ccedil;eriğini hi&ccedil;  konuşmuyoruz. &Ccedil;ocukların okullu olması i&ccedil;in yaptığımız maddi  masrafların, harcamaların, zamanların ve telaşların karşılığında elde  kalanın ne olması gerektiği meselesiyle dertlenmiyoruz.<br /></font></p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Şehirleri  &ccedil;ocuklar başta gelmek &uuml;zere insanlar i&ccedil;in nasıl yaşanılmaz kıldıysak,  okulları da aynı şekilde katlanılmaz kılıyoruz. Okumayı sevmeyen,  d&uuml;ş&uuml;nmek yerine sadece tekrarlayan, yazmayı unutan, tartışmayan,  birbirine kulak vermeyen, birbirine g&ouml;z kulak olmayan &ccedil;ocukları  yetiştirmekle ne kazanacağımızı ger&ccedil;ekten sorgulamıyoruz. Buna karşı,  toplumsal dayanışma ağları &ccedil;&ouml;z&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; gibi, gelecek nesilleri birbirine  bağlayacak insani hasletler de giderek zayıflıyor. Her alanda yaşanan  yozlaşma ve ahlaki &ccedil;&ouml;k&uuml;nt&uuml;, toplumun bu d&uuml;nyada istikametini, &ouml;l&uuml;mden  sonra ise akıbetini ateşe s&uuml;r&uuml;kl&uuml;yor! Bu gidişatın durdurulması ise  ancak, iyiliğe, doğruluğa, adalete ve insaniyete &ccedil;ağırmakla m&uuml;mk&uuml;n.</font>
''Okullar, tek tip nesil üreten fabrikalara döndü''
7 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
a3d42febf51fb6fff879b3419fd4bc7c@