Sakarya Üniversitesi Kadın, Aile, Sağlık ve Sosyal İşler Araştırma Merkezi ve Sakarya KADEM Temsilciliği tarafından, cinayete kurban giden Özgecan Aslan için ortak bir basın açıklaması düzenlendi.
Basın açıklamasına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı eski Yardımcısı Çiğdem Erdoğan Atabek, SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, SAÜ akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı.
Anma programı öncesi Çiğdem Erdoğan Atabek, SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas’ı makamında da ziyaret etti.
Hepimiz için dönüm noktası
SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Özgecan’a Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyorum. Yaşanan bu üzücü olay, hepimizin yeniden düşünmesi için bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Olay sonrası bazı konularda öğrencilerimizin talepleri arttı. Özellikle saat 22.00’dan sonra olan derslerin öne çekilmesi konusunda istekleri oldu. Dekanlarımız ile görüşüp bu konuda bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum. Bir diğer konu da kampüs dışında kalan yolların aydınlatmasının yetersiz olduğu hususunda. Bu konuda da Sakarya Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile gerekli temasları kurduk, kısa zaman içinde gerekli aydınlatma çalışmaları yapılacak. Gelecek diğer talepleri de dikkatle inceleyip gerekli uygulamaları yapacağız” dedi.
Şiddet, tüm dünyanın sorunudur
Rektör Elmas’ın ardından konuşan Çiğdem Erdoğan Atabek de acılı aile için başsağlığı diledi. Atabek, “Hem Özgecan’ın ailesine hem de tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Özgecan’ın ölümü, bir kez daha insanlığımızı, kimliğimizi sorgulamamıza neden olmuştur. Allah hepimize sabırlar versin. Bir anne olarak duygularımı paylaşmak istiyorum. Bu vahşi cinayetin arkasından Özgecan’ın annesi ben olsaydım ne yapardım, diye düşündüm. Allah hiçbir anneye böyle bir acı vermesin. Bu acı tahammül edilemez bir duygu ve Allah en çok Özgecan’ın annesine sabır versin. Bütün annelerin yüreğine, bütün Türk milletinin yüreğine bu acı düşmüştür” diye konuştu.
Şiddetin sadece Türkiye’de değil, tüm dünya da başta gelen sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Atabek, “Şiddet sadece kurumsal bazda çözülebilecek bir sorun olsaydı, şimdiye kadar canla başla çalışılarak üretilen çözümlerle mesafe kaydedilmiş, sorun azalmış ve çözülmüş olurdu. Bu noktada, aile içi davranışlar ve eğitim çok önemli konumda yer alıyor. Bununla ilgili olarak da hem okullarda, hem üniversitelerde ve hem de kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara birçok eğitimler veriliyor. Çok daha fazla eğitime ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda Atabek, “Allah bir daha bize böyle acı olaylar yaşatmasın, bir daha hiçbirimizin yüreği böyle acı olaylarla sarsılmasın” dedi.
Ortak basın açıklaması yapıldı
Sakarya KADEM Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Hülya Terzioğlu‘nun SAÜ Kadın, Aile, Sağlık ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde yaptığı basın açıklaması şu şekilde:
Geçtiğimiz hafta Mersin’de işlenen son kadın cinayeti, vahşet kelimesinin dahi içine sığamayacak kadar büyük ve tarifsiz bir eylemdir. Sakarya Üniversitesi Kadın, Aile, Sağlık ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ve Sakarya Kadem Temsilciliği olarak bu menfur olayı kınıyor, mazlum ve masum üniversite öğrencisi Özgecan Aslan yavrumuza Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabırlar diliyor, suçluların adaletin vereceği en uygun ceza ile cezalandırılmasını bekliyoruz.
Bilindiği gibi günümüzde bizler modern dünyanın insanlığa sunduğu teknolojik ürünler, bilişim ve ulaşım kolaylığı, konforlu ve müreffeh yaşam imkanları gibi pek çok nimetten istifade etmekteyiz. Ancak ne acıdır ki, aynı yaşam koşulları insanı insan olmanın asgari düzleminde tutma konusunda bu başarıyı bizlere sunmamaktadır. Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel basında insanların insanları boğazladığı, canına, malına, namusuna veya itibarına kastettiği bir olayla karşılaşmayalım. İşte bunlardan birisi de hiç şüphesiz kadın cinayetleri olarak önümüze çıkmaktadır. Problemin boyutu, görünürlülüğü ve matematiği öyle bir sınıra ulaşmıştır ki; artık yalnızca Özgecan’lar ve onların aileleri değil, topyekün tüm kızlarımız ve kadınlarımız, tüm annelerimiz ve babalarımız bu girift ve çok yönlü sosyal problemin içerisindeyiz. Bu itibarla devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarıyla beraber Sakarya Üniversitesi Kadın, Aile, Sağlık ve Sosyal Araştırmalar Merkezimiz ve Kadın ve Demokrasi Derneği Sakarya Temsilciliğimiz olarak aşağıdaki değerlendirme ve tekliflerimizi siz değerli basın mensuplarıyla paylaşmak istiyoruz.
1. Kadına karşı şiddetin her türü reddedilmeli, buna ilaveten kadını ötekileştiren, dışlayan, pasivize eden söylemlerden vazgeçilmelidir.
2. Kadınlara karşı sözlü ve fiziki tacizin önlenmesi adına eğitimler verilmeli, uygulayanlar caydırıcı cezalara muhatap olmalıdır.
3. Şiddetin önlemesi için akut ve uzun dönemli olmak üzere ayrı ayrı çalışma alanları oluşturulmalı, bu konuda bilişim teknolojisi ürünleri ve projeleri geliştirilmelidir.
4. Şiddeti uygulayan kişiler üzerinde ruhsal ve bedensel sağlık, sosyolojik, dînî ve kültürel kodlarla çok yönlü araştırmalar yapılmalı, mesele sadece suç ve onun cezası sığlığına kurban edilmemelidir.
5. Uyuşturucu kullanımı ve psikiyatrik bozuklukların arttığı bir ortamda güvenlik ve koruyucu tedbirlere öncelik verilmelidir.
6. Ceza kanunlarında caydırıcı düzenlemeler yapılmalıdır.
7. Kız öğrenci yurtları civarı aydınlatma ve güvenlik ihtiyacının hassasiyetle karşılandığı mekanlar olmalıdır.
8. Şiddetin yalnızca hukuki ve polisiye tedbirlerle önlenemeyeceği temel kabulünden hareketle eğitim faaliyetlerine ağırlık verilmeli, ana sınıfından başlamak üzere çocuklarımıza bu bilinç aşılanmalıdır.
9. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere ilgili bütün vakıf, dernek ve temsilcilikler Yüce dinimizin evrensel insan hakları söylemlerini, merhameti, sevgiyi, paylaşımı, adaleti merkeze alan çalışmalar yapmalı, kadınların hak ve hukukunu kollayan doğru referanslardan beslenen bir kadın anlayışını dillendirilmelidir.
10. Yazılı ve görsel basın bir yandan hazırladığı program içerikleriyle toplumsal bilince hizmet etmeli, diğer yandan da kadına yönelik şiddet haberlerini verirken özenli bir dil ve üslup kullanmalıdır.
11. Konuya duyarlı bütün sivil toplum kuruluşları ve oluşumlar kadına şiddet konusunda farklılıklarını ve temel söylemlerini bir yana bırakarak meseleye yaklaşmalı, çözüm odaklı ve beraberlik ruhuna hizmet eden bir söylem ve faaliyet birlikteliği içerisinde olmalıdır.
12. Tüm kurumlar elele, işbirliği içerisinde bu sorunun çözümüne kitlenmeli, bir seferberlik ilanı hazırlanmalıdır. Ogün artık bugündür.