Özgür-Der Sakarya Şubesi’nin 2009-2010 dönemi alternatif eğitim seminerleri başladı.
Dönemin ilk seminerinin sunumu “Kur’an Tek Kaynak mı? Temel Kaynak mı?” başlığıyla Şükrü Barışık tarafından dernek binasında gerçekleştirildi. Sunum Bakara Suresi'nin ilk beş ayetinin okunmasıyla başladı.
Barışık sunumunda hicri ilk iki asırda oluşup birçok tartışmaya neden olan İslam’da kaynak konusuna giriş yaptı. Giriş kısmında konuya ilişkin şu sözlere yer verdi: “Kur’an’ın tek kaynak mı, yoksa temel kaynak mı olduğu tartışmasının ilk dönemlerden itibaren mevcut olduğunu söylemiştik. Resulün vefatı ile başlamış ve özellikle hadislerin tedvini, mezheplerin oluşumu gibi ilk 200 yıl içerisinde gün yüzüne çıkmış ve kronikleşerek varlığını günümüze kadar sürdürmüştür. Bu tartışmanın ilk dönemde taraflarını ahbari(ehli hadis) ve usulcülerin(ehli rey) oluşturduklarını görmekteyiz. Peygambere atfen söylenen “Bana Kur’an ile beraber O’nun bir benzeri de verilmiştir” (Nişaburi’nin Camius Sahihi) gibi hadisleri kaynak olarak gösteren ehli hadise(ahbari) karşı, “Bize ALLAH’ın kitabı yeter” diyen ilk dönem usulcüleri görmekteyiz. Tabiî ki burada küçük bir hatırlatma yaparak bu dönemde kast ettiğimiz bu anlayış sahiplerinin yani “Bize ALLAH’ın kitabı yeter” diyenlerin (yani usulcülerin) Resulün örnekliğine yaklaşımlarının az sonra anlatacağımız günümüzdeki “Yalnız Kur’an Yeter” diyenlerle aynı olmadığını hatırlatmak isterim.
Kur’an’ın nasıl bir kitap olduğunu ayetler ışığında açıklayan Barışık, Kur’an dışında kaynak kabul etmeyenlerin yani Kur’an tek kaynak diyenlerin ve Kur’an ı temel kaynak olarak kabul edip Kur’an’ı anlamada kullanılacak başka kaynaklarda olduğunu söyleyenlerin görüşlerini ve kaynaklarını belirttikten sonra şu sözlerle sunumunu sonlandırdı:
“Bir tarafta KUR’AN ın ve KUR’AN metninin tarihi şartların bir ürünü olduğu iddiası ile kitabı kendince anlama ve yorumlama çabaları, diğer tarafta da “Kur’an ı herkes anlayamaz” tarzı yaklaşımlar ile gelen rivayetleri, mezhep fıkıhlarını, kelami – felsefi ve tasavvufi kabulleri ve benzerlerini KUR’AN ı anlamanın ön şartı olarak öne süren anlayış.
KUR’AN dışında saydığımız tüm kaynakların algılanması, bir konu hakkında bu kaynaklara dayanılarak delil ortaya konulması ve bize bunların gelmesi ile oluşan “İslam Kültürü” diye tanımlayabileceğimiz bir nevi vahyin yorumlanma biçimleri olan bilgiler karşısında yapılması gereken şey; ilahi koruma altında olan kaynak olarak ve zan barındırmayan kaynak olarak Kur’an’a başvurmak, tüm delilleri Kur’an süzgecinden geçirmek olmalıdır.
Korunmuş tek kaynak olarak Kur’an temel kaynağımızdır ve diğer tüm kaynak ve deliller, hakkı batıldan ayıran “FURKAN” olan bu kaynağa sunulmak zorundadır. Ne tahrif olmuş kaynaklar, ne de rivayetlerin korunmuş kitabın ayetine rağmen hüküm ifade etmesi mümkün değildir.”
Barışık sözlerini Zuhruf Suresi 44. ayetin meali ile sonlandırdı. “Şüphesiz KUR’AN senin ve kavmin için bir zikirdir. Ve siz ondan sorulacaksınız.”