Altı yıldan beri Başbakanlık Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi olan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı istifa dilekçesiyle kurul üyeliğinden ayrıldı.
Seyyar, mektubunda Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) son özürlüler raporunda da belirtildiği gibi, Özürlüler Yüksek Kurulu'nun kuruluşundan beri aslî fonksiyonunu yerine getirmediğini kaydetti. DDK'nın önemli bulduğu "manevî bakım çalışmalarına" hükümet organlarınca yeterli desteğin verilmediğini savunan Seyyar, özürlülere yönelik çalışmasına devam edecek dinamik iklimin kaybolduğunu dile getirdi.
19-23 Kasım 2007 tarihleri içinde yapılan 3.Özürlüler Şurası'nın ana konusunun "bakım" olarak belirlendiğini hatırlatan Seyyar, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "Şura'nın "Bakım Hizmet Türleri Komisyonu"na katılıp bakım hizmet türleri kapsamında tıbbî ve sosyal bakımla birlikte bütüncül bakım konsepti çerçevesinde bütün gelişmiş ülkelerde uygulanan "Manevi bakım" yaklaşımlarının önemine dair bir konuşma yaptığım halde özellikle pozitivist bilim adamlarının ideolojik tepkisi ve müdahalesi ile kurul üyelerinin ekseriyeti bir bakım türü olan "manevî bakımın" rapora eklenmesine destek vermemiştir.
DDK'nın 2009 tarihli raporunda manevî bakımın bir model olarak uygulanabilmesi konusunda çalışmaların yapılması yönündeki önerisi, manevi bakımın gerekliliğine dair sadece bizi haklı çıkarmamakta, aynı zamanda şura hazırlıklarının ve çalışmalarının liyakat ve ehliyetten uzak olarak yapılması sonucunda ortaya çıkan zaman kaybını ve bakım hizmet türleri açısından dünya ülkeleri arasındaki geri kalmışlığımızı da ortaya sermektedir."
ÖZİDA BENİ YALNIZ BIRAKTI
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖZİDA)'nın 2005 yılında bir talebi üzerine millî ve manevî değerlere uygun bir biçimde hazırladığı 'zihinsel özürlülerin cinsel eğitimi' ile ilgili bir çalışmayı da Cumhuriyet, Radikal ve Milliyet Gazeteleri tarafından çarpıtılarak haber yapıldığının altını çizen Seyyar mektubunda şunları kaydetti: "Bu gelişmelerden haberdar olan ÖZİDA'nın kurumsal sorumluluk üstlenemediği için, çıkan yalan haberleri kendi imkânlarımla tekzip etmek zorunda kaldım. Hem şahsımı, hem de hükümeti yıpratmaya yönelik yalan haber üretmesi karşısında ÖZİDA yine sessiz kalarak, hem 'manevî bakım' açılımına destek verememiş, hem de beni mücadelemde yalnız bırakmıştır. Hakkımda çıkan bu olumsuz haberlerden sonra ÖZİDA'daki kurum danışmanlığım resmî veya özel bir gerekçe ve(ya) açıklama yapılmaksızın uzatılmamıştır."
Prof. Dr. Seyyar, tüm bu şartlar altında kurul üyeliğimin devam etmesinin artık bir anlamı olmadığını düşündüğünü sözlerine ekledi.