Saadet Partisi İl Başkanı İsmet Aksoy, siyasi bilinçlendirme amacıyla başlatılan çalışmaların ikinci etabı olan Karasu’daydı.
İnsanların yoğun ilgisi ile karşılaşan Aksoy geçmişte yaptıklarını ve gelecekte yapacaklarını anlattı.
“İbrahim Tatlıses, Cem Yılmaz gibi Talkshowlarla insanların sorunlarıyla dalga geçmek, yalancı umut vermek yerine düzenli çalışmayla çözüm getirmek gereklidir. Başbakanın ancak konuşma hüneri var“ şeklinde konuşan Aksoy, ziyarette şu açıklamalarda bulundu;
Tarım Bakanı 14 Temmuz 2009 tarihinde fındıkta uygulayacakları politikaları açıkladı. İşin aslını bilmeyen bazı kimseler, hükümetin bu açıklamasına alkış tuttu. Hatta bazı gazeteler FINDIKTA DEVRİM diye başlık attılar.
Öyle yorumlar yapıldı ki bu politikalarla fındığın, makus talihi değiştirilecek. Yıllarca bütçe kaynaklarının israf edilmesine yol açan politikalar çöpe atılarak, fındık ekim alanı 642 bin hektardan 406 bin hektara indirilerek Türkiye nefes alacak gibi hiçte bilimsel ve pratik değeri olmayan beyanlarda bulunuldu. Ama burada fındıkçının, Ziraat Odalarının sesi yoktu. Bütün dünya nüfusu, bu arada Türkiye nüfusu da artarken ve tabi bunun sonucu fındık tüketimi artarken Türkiye deki ekim alanlarının 20 yıl önceki seviyeye indirilmesine çalışılması, devrim değil gaflettir. Bilgisizliktir. İnsanın dili varmıyor ama neredeyse ihanettir.
2001 yılında IMF, Türkiye de fındık ekim alanını daraltmayı hükümete dikte ettirirken, Dünya Bankası GÜRCİSTAN’a fındık ekim alanını genişletmesi için kredi veriyordu. AB’de, İtalya ve İspanya fındıklarını desteklemek için primi yükseltiyordu.
Bundan evvel ki hükümet bu gerçeği göremedi. AKP Hükümeti de 7 yıl ne yapacağını bilmeden Fiskobirlik'in elini kolunu kırdı. TMO’yu devreye soktu. Şimdi TMO fındık almayacak diyerek fındıkçıyı yüz üstü bıraktı. Fındıkta geçmişte iyi politikalarda uygulanmıştır. DEFİF (Destekleme Fiyat İstikrar Fonu) kullanılarak fındığın dünya fiyatlarına ve var/yok senesine göre fiyatlar ayarlanarak fındıkçı desteklenmiştir.
En büyük DESTEK MİLLİ GÖRÜŞ’ün iktidar olduğu (REFAH-YOL) döneminde verilmiştir. BAKANLAR KURULU fındık fiyatlarının açıklanması vesilesiyle TRABZON da toplanmıştır ve FINDIĞA 2 doların üzerinde taban fiyatı verilmiş. En önemlisi de çiftçinin her getirdiği fındık alınmış ve parası peşin ödenmiştir. Bu sadece fındık için değil, buğday, arpa, mısır içinde yapılmış. Üreticiler çok memnun olmuştu. 1996-1997 sezonunda 1 milyar dolarlık ihracat yapılarak, Hasanlar Hamburg ta ki Hans’lara teslim edilmemiştir. Hatta o zaman Dünya Fındık Borsasının neden Hamburg olduğu sorgulanmış, neden Trabzon olmasın diye fikirler geliştirilmiştir.
Ya şimdi devrim diye yine Hamburgta ki ithalatçılara, fındık üreticisi mahkum edilmiş, üretici korumasız bırakılıp, insafsız, merhametsiz piyasa çarkları arasında ezilmeye mahkum edilmiştir.
2004 yılından beri her yıl ortalama 1,5 milyar dolarlık fındık ihraç ediyoruz. 2005-2006 sezonunda ihracat rakamı 2 milyar dolara çıktı. Fındıktan gelen dövizin %100 Katma Değerdir. Mesela otomotivde bu Katma Değer % 20 bile yoktur. Tekstilde % 50 civarındadır. Çünkü otomobil parçaları ithal edilir. Tekstilin hammaddesi, boyası, kimyevi maddesi ithal edilir. İhraç ürünlerimizin içinde en yüksek Katma Değer fındık ve benzeri ürünlerdedir. O halde fındığın hazine kaynaklarından aldığı destekler boşa gitmiyor ve gitmeyecektir.
Dünya fındık üretiminin %70’i Türkiye de yapılır. Fındığı sökersen bir daha yeniden yetiştireyim desen 10 yıl geçecek, tarlandaki döviz getiren fındığı sök, Katma Değeri olmayan, döviz girdisi sağlamayan ürün ek. “Bende sana açıktan para vereyim”, devrim böyle mi olur?. TMO’nin elinde 550 bin ton fındık bulunuyor. (210 bin ton iç fındık) devlete maliyeti 1 milyar TL. Fındık ürünü bir yıl var, bir yıl yok, var yıllarında fındık depoda birikir, İkinci yıl ürün az olduğu için satılır. Bu yıl yokluk yılı. TMO’nun elindeki fındık 2-3 yıl içinde birkaç katına satılabilir.