Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Ünal, yaptıkları araştırmada sokakta satılan süte nişasta ve su katıldığını tespit ettiklerini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ile Tetra Pak işbirliğiyle "Sağlıklı Süte Çağrı Kampanyası Bilgilendirme Semineri", Adapazarı Gençlik Merkezi'nde düzenlendi.
Seminere katılan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Ünal, Türkiye'de tüketilen sütün yüzde 50'sinin sokakta satılan açık süt olduğunu belirterek, açık sütün tüketilmesinin mikrobiyolojik açıdan ve sütün besin değeri açısından uygun olmadığını kaydetti. Ünal, sütün insanlar için çok faydalı bir besin olduğunu belirterek, ancak sütün mikroplar için de çok besleyici olduğunu ifade etti.
Sütte mikrobun çok çabuk ürediğini kaydeden Ünal, "Diyelim 4 tane ineğiniz var sağıyorsanız, elinizden mikrop gelebilir, ineğin memesinden mikrop gelebilir. Şuraya bir bardak süt koyayım içinde hiç mikrop olmasın kendim dışarıdan 4 tane mikrop atayım içine 20 dakika sonra mikrop sayısı 8 olur. Bir 20 dakika sonra ise, 16'ya ulaşır. Zaman geçtikçe mikrop sayısı da artar. Hele oda ısısında 22-23 derece ya da biraz hava sıcaksa 30-32 derecede fokur fokur mikrop çoğalır. Sütün özelliği burada süt iyi bir besin ama o kadar da kolay mikroplanabilen ve mikropların üremesine yardımcı olan bir besin" dedi.
Ünal, sütün nasıl tüketileceği ile ilgili kanun olduğunu ifade ederek, "İlgili kanunda 'nüfusu 100 binden fazla veya bu miktardan az olsa da Bakanlar Kurulu'nca tensip ve ilan edilen şehirlerde özel kap ve şişelerde satışa çıkarılacak sütler ve çiğ yenecek kremalarla, kahvaltılık paket yağların pastörizasyonu mecburidir' hükmü getirilmiştir. Bu hüküm sütün sokak sütçüleri tarafından açık olarak satılmasını yasaklamıştır. Bu kanuna rağmen Türkiye'de tüketilen sütün büyük bir bölümü her türlü denetimden uzak, her türlü mikrobun bulaşmasına açık bir şekilde hayvandan sağılıp, steril olmayan kaplar içinde yine açık bir şekilde sokakta satılıyor. Çankaya'da Cumhurbaşkanımızın oturduğu yerde noterle birlikte, 150 sokak satıcısından süt aldık. Bu sütleri inceledik. Süte nişasta ve su katıldığını tespit ettik. Yaptığımız inceleme sonucunda, 150 örneğin 20'sinde su miktarı yüksek, mineral miktarı düşük çıktı. Süte direkt olarak su karıştığını gösteriyor. 150 örneğin 6'sında su miktarı normal görünmekle beraber mineral miktarı düşük çıkmıştır. Bu da süte su ve nişastanın beraberce katıldığını gösteriyor. 150 örneğin 3'ünde su ve mineral miktarı düşük çıkmıştır. Süte aşırı miktarda nişasta karıştırdığını gösteriyor. 150 sokak sütünün 29'u besin değerleri açısından tüketime uygun görülmemiştir. Pastörize süt örneklerinde bir probleme rastlanmamıştır" diye konuştu.
Türkiye'de süt tüketiminin oldukça düşük olduğunu belirten Ünal, tüketilen sütün yüzde 50'sinin sokakta satılan açık süt olduğunu ve açık sütün tüketilmesinin, mikrobiyolojik açıdan ve sütün besin değeri açısından uygun olmadığını kaydetti.
Ünal, açık satılan, işlem görmemiş sütlerin tüketilmesinin önerilmediği ifade ederek, "Kaynatmadan önce bile sokak sütünün besleyici değeri beklenin altındadır. Bunun üzerine sütün geleneksel olarak kaynatılması da, sütün besin değerini azaltıyor. Süt fabrikalarda 72-80 derecede 14-16 saniye süreyle ısıya tabi tutuluyor. Bunda canlı bakteriler tamamen yok olmaz. Pastörize sütün dayanma süresi 3 gündür. Bir de fabrikalarda uzun ömürlü olması için işlenen sütler vardır. Bunun dayanma süresi ise 4 aydır. Isı işlemlerinden geçirilmiş pastörize veya uzun ömürlü sütleri tüketin" dedi.