Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan, yolsuzlukları soruşturan savcıların görevden alınmasının vahim, endişe verici olduğunu, bu karanlık tablonun birkaç savcı ile sınırlı kalmayacağını belirtti. Kazan, "Yürütmenin emir ve telkinlerine boğun eğmeyerek hukukun gereğini yerine getirmeye çalışan bütün savcı ve hakimler aynı akıbetle karşılaşabilir. Şu anda hukukta karanlık bir tablo var ve daha vahim günlere sürükleniyoruz." dedi.
Zafer Kazan, Cihan Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, Zekeriya Öz, Muammer Akkaş, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç’in somut hiçbir gerekçe gösterilmeden açığa alınmasını sert bir şekilde eleştirdi. Bu savcıların ‘Sen kimin savcısısın’ diye meydanlarda tehdit edildiğini hatırlatan Kazan, açığa alınmalarının beklenilen bir şey olduğunu dile getirdi. Yargının saygınlığını tümüyle halkın gözünde yok edecek tarzda tahkir edilmelerinin ağır olduğunu vurgulayan Kazan, savcıların hiçbir gerekçe gösterilmeden açığa alınmasının da daha ağır bir tahkir olduğunu kaydetti.
"Sonuçta ne olacak, ben görevden aldım demekle sonuç nereye çıkacak?" sorusunu soran Kazan, suçlamaların somut ve delilli olması gerektiğine dikkat çekti. Geçmişte yapılan yargılamalar, hatalar varsa elbette bu hatalarla yüzleşmek gerektiğini ifade eden Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan, sözlerine şöyle devam etti: "Ama bu konuda yüzleşmek gerekirse bütün bir dönemle yüzleşmek gerekir. Bir kısım savcıların üzerine tümüyle bu yükü atmak doğrusu vicdanları tatmin edici bir anlayış olmaz. Endişe verici. Sonucunu merak ediyoruz. Açığa aldınız ama bunun sonucunda hangi suç nedeniyle, somut olarak açıklanması gerekiyor. Hukuk devletinde yapılan bütün bu eylemlerin bir sonucu olur. Biz bunları söylerken bir tarafın hamilini yapıyormuş gibi bir eleştiriyle karşılaşıyoruz. İşin doğrusu kim olduğu benim hiç umurumda değil. Benim için haksızlığa uğrayanların kim olduğu önemli. Yanlış yapan kim olursa olsun, klasik tabirle babamın oğlu olsa ben hukukçu olarak doğruyu söylemek durumundayım. Yanlış yapan varsa hukuk beni ikna etmeli."
\'Hukuk vicdanları tatmin etmiyor. vatandaşın yüreğine su serpmiyor\'
Bir hukukçu olarak yargının uzun yıllardır vicdanları tatmin etmediğini, vatandaşın yüreğine su serpmediğini anlatan Kazan, "Şimdi yapılan işte vicdanları tatmin etmiyor. Yargı içine düştüğü bu kara talihinden kurtulamıyor. Umarım bir gün bu kara talihinden kurtulur. Hepimize huzur güven, bu ülkede özgürce yaşama hissiyatı verir." dedi.
\'Böyle günlerde baroların söyleyecek sözü olmalı\'
Kazan, Sakarya Barosu’nun siyaset yapmadığını, yargı ile ilgili tasarruflardan konuştuklarını, falanca iktidar filanca siyasetçi demediklerinin altını çizerek açıklamasını şöyle sürdürdü: "Yargı ilgili konuları eleştirince siyaset yapıyorsunuz deniliyor, ancak siyaset yapmıyoruz. Bir baro başkanı bir hukukçu, böyle günlerde söyleyecek sözü olmalı. Bir şeyler söyleyebilmeli. Ne diyorsunuz dendiğinde ben burada suskun kalamam ki doğruyu söylemek durumundayım. Zekeriya Öz’ü sevmek zorunda değilim. Zekeriya Öz’ün geçmişte yetkisini aştığını da söyleyebilirim. Bu gün Zekeriya Öz ve diğerleri bir haksızlığa uğramışsa ‘ben sevmiyorum, düşüncelerine katılmıyorum’ diye ona haksızlık yapılmasına göz yumamam ki yani. Böyle bir durumda zaten hukukçu olamam."
\'Bu iş birkaç savcı ile sınırlı kalmayacak\'
Zafer Kazan, bu gidişin bir iki savcı ile sınırlı kalmayacağını, yürütmenin emir ve telkinlerine boğun eğmeyerek hukukun gereğini yerine getirmeye çalışan bütün savcı ve hakimlerin aynı akıbetle karşılaşabileceğini vurguladı.
Kazan, Sulh Ceza Mahkemelerinin kurulması, buraya yargıçların kapalı bir devre ve sistem oluşturacak şekilde atanması, Ağır Ceza Mahkemelerinin devre dışı bırakılması, iki savcı ile Sulh Ceza Hakimi arasında belirlenecek bir sistemin kurulması, yargı paketleri, şimdi konuşulan çok vahim iç güvenlik paketinin bunun birkaç savcı ile kalacak gibi görünmediğini gösterdiğini anlattı.
Kazan şunları kaydetti: "Yürütmenin emir ve telkinlerine boğun eğmeyerek, hukukun gereğini yerine getirmeye çalışan bütün savcı ve hakimler aynı kaderi paylaşabilir. Elbette hata yapanlar bedelinin ödesin, cezasını çeksin bunun karşısında durmak mümkün değil. Ama somut olarak bir neden görmeliyiz. Bugün savcılar ve hakimler yürütmenin telkini doğrultusunda karar vermezsem başıma ne gelir anlayışı bizi bu günlere sürüklüyor .daha vahim günlere sürüklüyor. Şu anda çok karanlık bir tablo var."