Sakarya Baro Başkanı Vacit Öktem, adli yılın açılışında Atatürk Anıtı'na meydanın panayır haline getirilmesi nedeniyle çelenk koyamadıklarını söyleyerek, Sakarya Büyükşehir Belediyesi'ne tepki gösterdi.
Baro Başkanı Öktem, düzenlediği toplantısında, bu yıl adli yılın başlaması nedeniyle Atatürk Anıtı'na çelenk koyamadıklarını belirterek, "Her adli yılın açılışı nedeniyle Sakarya Barosu yüce Atatürk'ün anıtına çelenk koyup saygı duruşunda bulunur ve ondan sonra adliyeye girerdi. Ancak bu yıl kasaba panayırı görüntüsü içinde kalan bir Atatürk Anıtı'na çelenk koymanın onun manevi şahsiyetine yakışmayacağını düşündük. Hem de böyle bir ortamda bulunmayı hukukçu kimliğimizle bağdaştırıp içimize sindiremedik. Bu nedenle ilk defa Sakarya Barosu olarak Atatürk Anıtı'na çelenk koymadan adli yılı başlatmanın üzüntüsünü yaşamaktayız" dedi.
Sakarya Barosu'nun hukukun üstünlüğünü vazgeçilmez bir değer olarak kabul ettiğini belirten Öktem, "Devletimizin kurucusu büyük Atatürk'ün ilkelerinden, laiklik prensibinden, üniter devlet yapısından, Cumhuriyetin kazanımlarından ödün vermeyen anlayışı ile ülkemizde demokrasinin eksiksiz uygulanmasını, insan haklarına saygının yerleşmesini, hukuk devletinin işlerlik kazanmasını ve onun en önemli özelliği, olmazsa olmazı yargı bağımsızlığının ve savunma özgürlüğünün sağlanmasını kendisine hedef belirlemiştir" diye konuştu.
Hukuk devleti olmanın en belirgin unsurunun yargı gücü olduğunu ifade eden Öktem, şunları söyledi:
"Bir başka deyişle hukuk devletinin ve insan haklarının güvencesi bağımsız yargıdır. Oysa ülkemizde son günlerde sergilenen hukuka aykırılıklar ile erkler ayrılığı ilkesindeki dengeleri bozan girişimler, toplumda yargıya olan güven duygusunu sarsmaktadır. Herkes için huzur ve refahın, eşitliğin, mutluluğun kaynağı olan hukuk, bütün kuralları ile uygulanmalıdır. Bu bağlamda başında iktidar gücünün temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın bulunduğu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşturduğu bir örgütlenme biçiminde, bağımsız yargıdan bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeple siyasi güç olan Adalet Bakanı ve Müsteşarı bu kuruldan çekilmelidir. Son günlerde kamu oyuna yansıyan kurul oluşumunu değiştirme çalışmalarını endişe ile izlemekteyiz. Taslakta yer alan kurul üyelerinin seçiminin meclise bırakılması düşüncesi, kurulun siyasi iktidarın emrine girmesi anlamındadır. Siyasallaşan yargı Türkiye'nin bir kaos ortamına çekilmesine ve mafya devletinin yaratılmasına neden olur. Bu yüzden kurul üyelerin seçimi hiçbir şekilde siyasi iktidara bırakılmamalı. Yargıda teftiş, yargıç seçimi, meslek içi eğitim gibi tüm özlük işleri de bu kurula verilmelidir."
Öktem, son günlerde yargıç ve savcılar üzerinde onların tarafsızlığına gölge düşürecek veya görev anlayışlarında duraksama yaratacak biçimde çok ağır bir baskı gözlemlendiğini belirterek, "Yargılama makamı görevini, telefon dinleme gibi teknik takip, müfettiş ve tayin baskısı olmadan tarafsız ve özgür iradesiyle yapmalıdır. Hakim ve savcılar üzerinde açıkça görülen ve görünmesi de istenen iktidar baskısı devam ettiği takdirde, ülkemizde hukukun üstünlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Özellikle soruşturma aşamasında gizli olması gereken ifade ve belgelerin aynı gün bir kısım basında yer almasının açıklamasını yapmak mümkün değildir.Yargının bağımsızlığını ve güvenirliğini yaralayan bu gibi davranışlar bölünmüş veya taraf olmuş hakim ve savcıları çağrıştırır. O zaman halkımız neye güvenecek, hakkını ararken kime inanacaktır" dedi.
Hukukun iddia, savunma ve karar üçgeninden oluştuğu göz önüne alındığında savunmanın temsilcisi olan avukatların görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları gerektiğini söyleyen Öktem, "Sakarya Barosu bu anlamda kurumlar arası ilişkilerde çok hassastır. Ancak, adliye içinde görevini yapan bir avukatın polis tarafından kolundan tutularak zorla koridor dışına çıkarılması hiçbir şekilde görmezlikten gelinemez. Bu gibi hareketlerin tekrarı halinde bu durumu avukatlık mesleğine yönelik sistemli bir davranış olarak kabul edeceğimizin ilgililerince bilinmesini isteriz" şeklinde konuştu.