'Kapatma davası ile Ergenekon soruşturmasının' etrafında dönüyor gündem. Bu sarmalın dışına çıkarak pazarın ruhuna uygun yazı yazabilmek pek mümkün değil.
Her iki konu da sıkıcı ama neylersin bu konjonktür herkesi teslim almış durumda. Hemen her yerde konuşulan tek konu bu. Ahkam kesen kesene. Sokaktaki insan bile neredeyse bir anayasa hukukçusu kadar bilgi sahibi oldu. Kafalar karışık. Zihinler bulanık. Yaşanan normal değil olağanüstü bir süreç çünkü. Dalgalı sularda belirsizliğe doğru sürüklenen bir gemiye döndü ülke. 'Bir adım geriye gitmek' de tehlikeyi bertaraf etmiyor. Bu gidiş nereye? Meçhul. Bir adım ötesini kestirene aşk olsun. Durduk yerde eski Türkiye'nin alışkanlıkları depreşti. Avrupa Birliği standartları derken Ankara kriterleri yürürlüğe kondu. Darbe sözcüğü çok kolay telaffuz edilir oldu. Yaşanan onca acı tecrübeye rağmen demokrasiden bu kadar kolay vazgeçmeye teşne olanları gördükçe hayretler içinde kalıyorum.
Bırakın kendisini, darbe sözcüğünün telaffuz edilmesi bile bir ülke için uğursuzluk sayılır. Konuşulması, esprisi dahi hoş karşılanmaz. Aklı başında herkes aynı görüşte; 'Bir askerî darbe Türkiye'nin felaketi olur'. Geçmişteki darbelerin de bedeli ağır oldu ancak bugün böyle bir risk karşısında ödenecek faturanın karşılığını tahayyül edebilmek mümkün değil. Askeri kışkırtan darbe heveslilerine 9 Mart cuntacılarının akıbetini hatırlatmak isterim. İlhan Selçuk bu cuntanın sivil uzantısı içinde yer alıyordu. 9 Martçılar 'Baas tipi' darbe yapmak isterken bir başka darbenin hedefi oldular. Darbelerin ters sonuç vermek gibi bir huyu vardır. Bütün müdahaleler, siyasi alanda tasfiye etmek istediklerini daha da büyütmüştür.
Kapatma davasında yarın kritik gün. Anayasa Mahkemesi iddianameyi görüşecek. Raportörün yaptığı çalışma çarpıcı tespitlerle dolu. Sözgelimi 'İadenin şartları mevcut' dedi. Gerekçelerini madde madde sıraladı. Hepsi de makul, zorlama değil. Kararı Mahkeme üyeleri verecek. Önlerinde iki seçenek var; ya Başsavcı'nın iddialarını kabul edip dava sürecini başlatacaklar, ya da dosyanın yeniden hazırlanması, daha sahici delillerin toplanması için geriye gönderecekler.
İddianamesi için geri sayımın başladığı Ergenekon soruşturmasında ortaya saçılan bilgiler dehşet verici. Hayret ki bunlara kulak kabartılacağına kimi gazetelerin çeteye ilişkin haberlerini yadırgayanlar var. Kendilerine bir ucu değeceğinden mi çekiniyorlar, bilmiyorum. Ancak çok mesafeli durdukları gözden kaçmıyor. Çete veya farklı davaların henüz soruşturma aşamasında çeşitli kanallardan elde edilen bilgilerin çarşaf çarşaf yayınlandığı nice örnek var geçmişte. Kanımca mesafeli duruş soruşturma sürecine gösterilen özenden değil çetelerle mücadeleye olumsuz bakıştan kaynaklanıyor. Henüz ortada iddianame yok, sızan bilgi kırıntıları bile çok vahim. Haberlere konu olan malzemelerin bir kısmı bile doğru olsa durum çok vahim demektir. Buna rağmen işi şakaya vuran vurana. Ciddiye alanlar ise hor görülüyor. Hayret.
Bu toprakların 'Anadolu sağduyusu' diye niteleyebileceğimiz bir gerçeği var. Umutsuz anlarda devreye girer, ülkeyi uçurumun kenarından alır sahil-i selamete çıkarır. Ben yine eninde sonunda bu Anadolu sağduyusunun son sözü söyleyeceğine inanıyorum.
Mustafa Ünal