Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen 'Geleneksel Türk Okçuluğu' konferansı için dünyanın 50 farklı ülkesinden gelen öğrenciler, Ege Üniversitesi öğrencileri ile birlikte ok atış talimi yaptı.
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü tarafından “Geleneksel Türk Okçuluğu” konferansı düzenlendi. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansı, Sakarya Geleneksel Türk Okçuluğu Spor Kulübü Başkanı ve Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selçuk Kürşad Koca verdi. Etkinliğe katılan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, kendisine hediye edilen okla atış yaptı.
Ege Üniversitesi öğrencileri başta olmak üzere üniversite dışından da katılımın yoğun olduğu konferansın ardından dünyanın 50 farklı ülkesinden gelen öğrencilere ok atış talimi yaptırıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Kültür bir milletin nesilden nesile aktardığı bütün maddi manevi birikimidir. Kültürümüzün hasara uğramadan yaşatılması kültür değerlerimizin korunmasına ve nesilden nesle aktarılmasına bağlıdır. Biz bu özeni gösterirsek kültürümüz zenginleşir ve kalıcı bir değer haline gelir. Kötü zamanlarda birbirine kenetlenen Türkler için okçuluk çok önemli bir yere sahiptir. Okçuluk, savaş zamanında bir savaş aracı, barış zamanında ise spor aktivitesi olarak yapılmıştır. Son yıllarda üniversitelerde yaygınlaşan bu sporun üniversitemizde de kulüp olarak faaliyete geçeceğini vurgulamak istiyorum" dedi.
Savaşta adalet, barışta spor
Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Metin Ekici, "Ok ve yay Türk kültürünün en özgün tasarımlarından biri olup Türk cihan hakimiyeti mefkuresini yansıtmaktadır. Savaş zamanında adaleti gerçekleştirmek için, barış zamanında ise spor amaçlı yapılan okçuluk, Türk edebiyatına da yansımış ve edebiyatımızda sevgilinin kaşları yaya, kirpikleri ise oka benzetilmiştir. Gerek bir spor dalı, gerekse sözlü kültürün ifadesi olarak okçuluk somut olmayan kültürel bir miras olarak benimsenmiştir. Türk okçuluğunu UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras temsili listesine kaydettirmek için çalışmalar başlamıştır. Geleneksel kültürümüzün genç kuşaklara aktarılması konusunda Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü olarak hem öğrencilerimizi bilgilendirmek hem de kültürel mirasımıza sahip çıkmak amacıyla düzenlediğimiz bu bilimsel toplantılar, önümüzdeki aylarda da devam edecektir" diye konuştu.
Part atışı
Okçuluğun tarihsel sürecini anlatan Yrd. Doç. Dr. Selçuk Kürşad Koca, “Milattan önce 5000’lerde Altay’daki Tanrı Dağları’nda okçuluğun ilk izlerine rastlanır. Bozkırda Türk kültüründe atlı okçuluk büyük bir öneme sahiptir. Süregelen yıllar boyunca ilk okçu süvari birlikleri oluşmuştur. Türkler at üzerinde ters dönerek yaptıkları “Part Atışı” ile bilinmektedir. Bu taktikle düşman üzerinde hâkimiyet sağlayan Türkler bütün dünyaya nam salmıştır” dedi. Türk süvari okçularının atın üzerinde yaylarını saklayabilme, kurabilme, kullanabilme yetilerine sahip olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Koca, “Türkler at üzerinde ok atabilmek için ufak yayları tercih etmişlerdir. Bu sayede 840 metreye kadar atış yapabilmişlerdir. Dünya okçuluk camiası bu mesafeye atışın mümkün olduğuna inanmakta zorluk çekmiştir. Geleneksel Türk Okçuluğu, Türklerin medeniyet inşasında önemli bir araç olmuştur. Ok sadece bir savaş aleti değil bedensel ve ruhsal terbiyenin de simgesidir. Ege Üniversitesi bünyesinde de Geleneksel Türk Okçuluğu kulübünün kurulması öğrencilerimize hem bir sosyal beceri sağlayacak hem de ruh ve bedenen onların terbiyelerine katkı sağlayacaktır" dedi.
Konuşmasını ok atmanın inceliklerinden bahsederek bitiren Yrd. Doç. Dr. Koca’ya Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Metin Ekici, “Teşekkür Plaketi” verdi. Etkinliğin sonunda dinleyiciler ok atış talimi yaptırıldı.