CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, TBMM’de görüşülerek yasalaşan Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması Hakkında Kanun Tasarısı görüşmelerinde söz alarak hükümetin sağlık politikalarını eleştirdi.
Bu eleştiri sırasında Sakarya\'dan da söz eden Baydar, geçtiğimiz haftalarda Araştırma Hastanesi\'nde bir öğrenmenin yürüyemez halde hastaneye gelerek randevu yok diye muayene edilmemesine de değindi. Bu konuda hiçbir Sakaryalı vekilin açıklama yapmamasına rağmen konuyu Aydın Milletvekili\'nin TBMM gündeminde değerlendirmesi de oldukça manidar.
Milletvekili Baydar’ın yapmış olduğu konuşmanın satırbaşları şu şekilde: “Görüşülmekte olan yasa tasarısı AKP Hükümetlerinin göreve geldiği andan itibaren sağlık sektörünü düzelteceğiz diyerek adım adım sağlık sektörünü kamudan uzaklaştırarak tamamen özel sektöre devretmesinin adımlarından biridir. Bu tasarı aynı zamanda sağlık çalışanlarını köleleştirmenin bir diğer adıdır. Millet adına, vatan adına, hizmet adına çalıştığını söyleyen AKP hükümetleri ülkemizin hukuk, eğitim, savunma ve dış politikasından sonra en son olarak da hem bireylerin hem toplumun hem de ülkenin sağlığını bozmuştur! Bu nedenle artık AKP iktidarı sağlığa zararlı hale gelmiştir. Şehit aileleri ve gazilerimizden bile katkı payı alan bu hükümet sosyal devleti bitirmiştir. Halka sağlığı bedava yaptık diye palavra sıkan hükümet özel hastanelerde belirlenen fiyatın yüzde 90’ı kadar katkı payı alabilirsin diye yönetmelik çıkartıp, halka karşı iki yüzlü davranmakta hastaları sağlık çalışanları ve hastaneler ile karşı karşıya bırakmaktadır. Sistemin suçlusu olarak sağlık çalışanlarını gösteren üniversite hastanelerini çökerten ve devleti sağlıktan çıkartmayı amaçlayan bir anlayışı CHP olarak bizim kabul etmemiz düşünülemez. Eski sağlık bakanı tam gün yasasıyla ilgili olarak 27 Temmuz 2012 tarihinde üniversitelerde tam gün yasası ile ilgili yapılan tüm eleştirilere rağmen aynen şu ifadeleri kullanmıştı: ‘Biz Bakanlık olarak üniversitelerde ikili çalışmanın nelere gebe olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hükümet politikamız gereği tam gün yasasından geri adım atmayacağız’ Tarih 19 Şubat 2013 yeni sağlık bakanımız açıkladı: ‘tam gün düzenlemesinin en fazla sıkıntı yarattığı alan olan üniversitelerle gelecek hafta görüşeceğiz. Amacımız istifa eden hocaları kazandırmak’ Başbakanın dediği gibi: Neredeeeeen nereye. İktidar bu yasa tasarısı ile şunu söylüyor. Biz kendi sağlık çalışanlarımızı devlet olarak koruyamıyor, kollayamıyoruz. Onun için de özel sektör bu işleri daha iyi yapar. Diyor. Nereden mi biliyorum? 30 yaşında görevi başında şehit edilen Dr. Ersin Arslan\'dan biliyorum. Nereden mi biliyorum? Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi olan ve kısaca SABİM olarak söylenen Şikayet hattına gelen bir telefondan sonra bu şikayeti kabullenemeyip savunmasını vererek ölüme atlayan Asistan Dr. Melike Erdem’den biliyorum. Sağlık Bakanlığı’nın ben bu işleri artık yapamıyorum, Vatandaşlarıma da bakamıyorum dediğini de Sakarya’da yürüyemez halde hastaneye getirilen öğretmene randevu yok denilerek muayene edilmemesinden, bir ünlünün gece yarısı gittiği bir devlet hastanesinde ki kötü durumu sosyal medya aracılığıyla paylaşmasının ardından yaşananlardan, ve son olarak da Sayın Başbakan’ın ambulans araçlarının toplu dağıtım töreninde yaptıklarından bahsederken telefon başında bir hasta vatandaşımıza hastane bulmaya çalışmamdan biliyorum. Sosyal Devlet anlayışının bir kenara itilerek Sağlık alanının tamamı ile özel sektöre , dolayısıyla kapitalizmin kucağına bırakılmaktadır. 2012 yılı verilerine göre hem sözlü hem de fiili şiddete maruz kalan sağlık çalışanımızın sayısı 3 bin 84’dür. Eski sağlık bakanına Dr. Ersin Arslan’ın 17 Nisan 2012 tarihinde görevi başındayken hasta yakını tarafından şehit edilmesi üzerine bir soru önergesi verdim. Aldığım cevap koca bir HİÇ! Çünkü bakanlık hala bu önergeme cevap vermedi! Allahtan basınımız var da cevaplarımızı onlardan temin edebiliyoruz. 19 Şubat 2013 tarihli çıkan bir haberde Doktorlara İletişim Dili Kursunun verileceği belirtilmekteydi. Bakanlık müthiş çözümler bulmuş neymiş bunlar? Şiddete maruz kalanlara sağlık çalışanlarına eğitim verilecekmiş! Herhalde nasıl dayak yiyecekleri anlatılacak! Bu uygulama sağlıkta şiddetin sorumlusunu Sağlık çalışanı olarak kabul etmek demektir. Eğer AKP’nin söylediği gibi sağlık alanında her şey güllük gülistanlık içindeyse Bizler neden sağlık bürokrasinin yollarını açmaya çalışıyoruz? Neden doktor arıyoruz? Neden Hasta yatağı arıyoruz? Neden ambulans arıyoruz? Sağlığı tamamen dönüştüren, ticarileştiren ve bu hale getiren AKP hükümetleri olduğundan Hükümetin sağlık bürokrasisinden şikayete hakkı yoktur. Çünkü bugünkü sağlık sisteminin kurucusu 11 yıllık AKP hükümetleridir. Sağlıkta yapılacak olan bellidir. Tüm vatandaşlarımızın Sağlık hizmetlerinden ücretsiz, katkı payı olmadan, yararlanması. Sağlıkta bunu yapamazsanız ne hükümetsinizdir, ne de iktidarsınız.”