Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 532. hafta basın açıklamasında, “Sorun üretenlerden, çözüm beklemiyoruz. İnsanlığa kaos, şiddet ve felaketten başka bir şey vaat etmeyen politikalardan da, liderlerden de medet ummuyoruz.” denildi.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 532. hafta basın açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği’nden Muhip Üzümcüoğlu okudu. Açıklamaya, “Utanmazlığın hüküm sürdüğü günlerden geçiyoruz. Bu öyle bir hükümranlık ki, insanlığa yeryüzünü çekilmez kılanlar; barıştan, adaletten, özgürlüklerden bahsedebiliyor. Dünyayı cehennem çukuruna çevirenler; körükledikleri ateş kendi payları yokmuş gibi davranabiliyor.” diyerek başlayan Üzümcüoğlu, “Bu utanmazlığın son örneklerini G20 zirvesi ve Paris katliamları sonucu ortaya çıkan tabloda gördük. G20 zirvesi boyunca, toplumsal refahtan, yoksulluğun ortadan kaldırılmasından, sosyal diyalogdan, dürüstlükten, şeffaflıktan, yolsuzlukla mücadeleden ve hatta yolsuzluğa bulaşanlara koruma sağlanmamasından bahsedildi. Tüm bu konuşmaların ardından çözüm diye sunulanlar ise, özetle dünya düzeninin daha da güçlendirilerek sürdürülmesinden ibaretti. Başka bir ifadeyle, hastalığın kendisi, şifa niyetine reçete edildi!” dedi.
Paris olayları
Paris katliamlarının yeni savaş politikalarına bahane edilmesinin eleştirildiği açıklamada, “İşgal ettikleri, sömürgeleştirdikleri, yıkıma uğrattıkları beldeleri bitimsiz çatışma ve savaş alanlarına çevirenler; yeryüzünü şiddete mahkûm ederek yaptıkları kötülüğü kabullenmek yerine, yaktıkları ateşin kendi evlerine sıçramasının hıncını yine Ortadoğu’dan, Afrika’dan çıkarmanın peşine düştüler!” dedi. Açıklamada, benzer sorunların Türkiye’de de yaşandığına dikkat çekilerek “Sorun üreten bu akıl, Türkiye’deki siyasal sistemde de hükmünü sürdürmenin beyhude çabası içindedir. Egemen sistem, inkârı üzerine kurumsallaştığı Kürt halkının siyasal talepleri karşısında yeni bir toplumsal sözleşme ihtiyacına olumlu cevap vermeye yanaşmamıştır. Bunun yerine, krizi aşamadığı noktada, bir kez daha her türlü şiddet aracını sahaya sürmeyi tercih etmiştir… Sorunun kaynağında, Meclis’teki yemin metnine kadar sirayet etmiş; ırkçı, ayrımcı kodlarla kurulu sistemin kendisi vardır. Bunu temel bir mesele olarak ele almadan, bunun dolayımındaki konuları tartışmak, bizi çözümsüzlükle oyalamaktadır. Toplumsal barışı ve kardeşliği ağır şekilde yaralayan bu ortamın, diğer yandan da nefreti ve şiddeti yükselttiğini görmek gerekiyor.” denildi.