Sakarya'nın Geyve ilçesindeki köylerde yaşayanların en önemli geçim kaynağından biri olan ve haziran ayında ekilen kerevizin, eylül ayından nisana kadar hasadı yapılabiliyor.
Düşük kalorisi nedeniyle kış aylarının tercih edilen sebzeleri arasında yer alan kereviz, özel kıyafet giyen işçilerce önce tarladan tek tek sökülüp sapı kesiliyor, ardından traktörlerle yıkama alanına getiriliyor. Burada tazyikli suyla yıkanıp çamurdan arındırılan ürünler, büyük emek ve iş birliğinin ardından sebze haline gönderiliyor.
Geyve Ziraat Odası Başkanı Süleyman Pınar, kereviz üretiminin genelde Sakarya kıyılarındaki köylerde yapıldığını, Safibey, Çengel ve Umurbey köylerinde yoğunlaştığını söyledi.
Köylülerin meyveciliğin yanında ikinci iş olarak kereviz üretimiyle uğraştığını dile getiren Pınar, "İlçemizde, bin 800 dekar ekili alanda yıllık yaklaşık 5 bin 400 ton kereviz üretimi yapılıyor" dedi.
İlçede sadece meyve ve sebze üretimi yapıldığını belirten Pınar, köylülerin kereviz işinde kadın, erkek ailedeki herkesin katkıda bulunduğunu ifade etti.
Pınar, "Çiftçilerimiz kerevizleri, yağmur, kar, soğuk, sıcak demeden zorlu şartlarda binbir zahmetle sofralara ulaştırıyor. Tohumunu dahi köylüler yetiştirdiği için Geyve kerevizi, lezzetli olması nedeniyle tercih ediliyor. Damak tadıyla ön plana çıkan Geyve kerevizi, tamamen yerli tohumla üretilip geniyle oynanmadığı için özellikle İstanbul halinde yoğun ilgi görüyor" diye konuştu.
"İşçiliği zor bir ürün"
Çengel köyünde kereviz üreticisi Yüksel Tan ise günlük yaklaşık 4 ton kerevizin İstanbul, Ankara ve Eskişehir haline gönderdiğini aktardı.
Geçimini kereviz üretiminden sağladığını vurgulayan Tan, "Sağlığa faydalı ürün kerevizi, önceleri İstanbul'un Avrupa yakasındaki vatandaşlarca tercih edilir, başka hiçbir yerde ilgi görmezdi, Adapazarı dahi yemezdi. Herkes yararlı bir sebze olduğunu anladı, çok şükür şimdi pazarlamada zorlanmıyoruz" ifadesini kullandı.
Yıllık 30 dönüm arazisinde 150 ton kereviz ürettiğini dile getiren Tan, aynı zamanda ürünün ticaretini de yaptığını anlattı.
Köylülerin geçim kaynağından birisinin de kereviz olduğunu vurgulayan Tan, şunları kaydetti:
"Arkadaşlarımız çocuklarımız hepimiz bu işi yapıyoruz. Hibrit üretim yapmıyoruz. Tohumumuzu kendi ürünümüzden elde ediyoruz. Şubat ayında tablalara ektiğimiz tohumları çimlendirme yapıyoruz. Haziran ayında kökünü yaprağını temizlediğimiz fideleri tarlalara tek tek aşılıyoruz. İşçiliği çok zor olan bir ürün. Depolama sıkıntısı olmuyor. Toprakta sökmeden uzun süre dayanabilen bir ürün. Çok avantajlı bir ürün fakat tek dezavantajı işçiliğinin çok olması."
Saat 08.00'de tarlaya giden işçilerin uzun bıçaklarla söktüğü kerevizin kökü ve yapraklarını temizlenerek römorklara yüklendiğini aktardı.
Öğleye kadar hasat edilen kerevizlerin öğleden sonra yıkama yerlerine getirildiğini dile getiren Tan, "Yıkama yerlerinde tazyikli suyla ürünler çamurlarından arındırılır, kasaya dizilir, sonra tekrar bir kez daha kasada yıkanır. Kasalanan ürünler akşam kamyonlarla hallere gönderilir" dedi.
"Elimiz ayaklarımız çamur oluyor, ıslanıyoruz"
İşçilerden Mihriban Aslan (42), geçimini çiftçilikle sağladığını söyledi.
Akşama kadar tarlada çalıştığını belirten Aslan, "Sabah 08.00'de iş başı yapıyoruz akşam iş kaçta biterse o zaman bırakıyoruz. Köyde her türlü meyvemiz yetişiyor. Allah'a şükür hepsini yapmaya uğraşıyoruz. Gündelik işe geliyoruz, elimiz parasız kalmıyor, beyimizin eline bakmıyoruz. Para bizde" şeklinde konuştu.
Ahmet Arslan da günlük 50 lira yevmiyeyle çalıştığını anlattı.
Zor şartlar altında olsa da geçimini sağlamak için çalıştığını kaydeden Sevgi Köseoğlu ise "Bu işin güneşi, yağışı var, zorluğu çok. Elimiz ayaklarımız çamur oluyor, ıslanıyoruz. Yaklaşık 8 ay kereviz işinde çalışıyoruz. Hafta sonları hariç her gün buradayız" dedi.