"Tehlike İçinde Bir Gençlik Geliyor"

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, ahlaki değerleri, tarih duygusu, tarih şuhuru, bir gayesi olmayan ve niye yaşadığını bilmeyen bir gençliğin geldiğini belirterek, "O gençlik şimdi kendi annelerinin canlarını almaya başladı."dedi.

Sayar, Türkiye'nin en önem vermesi gereken sorunun bu olduğunu söyledi.

Alternatif Yaşam Derneği'nce Tunatan Tesisleri'nde düzenlenen söyleşiye katılan Sayar, merhametsizliğin kol gezdiği bir dünyada yaşadıklarını kaydetti.

Türkiye'de ve dünyadada zalimliğin acımasızlığın artık geçer akçe olduğunu gördüklerini anlatan Sayar, insanın insana karşı kıyıcılığının arttığı bir çağda yaşadıklarını dile getirdi.

'Günümüz kültürü insanı çocuksulaştıran bir kültür' diyen Sayar, "Günümüz kültürü insana şunu telkin ediyor; hemen karnını doyur, hemen tüket, hemen bazı şeylere sahip ol tarzında insanı ergenliğe ve çocuksuluğa mahkum eden bir kültürle karşı karşıyayız. Bu hemen kültürü maalesef derin olan, yavaş yavaş yaşanması, temaşa edilmesi, içe çekilmesi ve sindirilmesi gereken değerleri de yutuyor. Çünkü hız, kültürü bize unutturuyor. Bize kaybettiriyor. Her şeyi hızlı yapalım derken hiçbir şeye derinlik vermiyoruz. Derinlik vermediğimiz zamanda yaşadığımız andan da zevk alamamaya başlıyoruz. " şeklinde konuştu.

TELEVİZYON VE VİDEO OYUNLARI İNSANI DUYARSIZLAŞTIRIYOR

Televizyon ve şiddet içeren video oyunlarının insanları duyarsızlaştırdığını ifade eden Sayar, bu durumun çocuklar üzerinde çok etkili olduğunu bildirdi.

Televizyon kültürünün beyinlere sahte ve yanlış rol modelleri yerleştirdiğini belirten Sayar, çocukların onlarla özdeşerek gerçek olandan uzaklaştığını söyledi.

Sayar, "Televizyonun ve şiddet içeren video oyunlarının en büyük kötülüğü insanları duyarsızlaştırmasıdır. Yani şiddeti ben uygularım fakat şiddetin sonunda filmdeki gibi hiçbir şey olmaz. Hayat devam eder tarzda bir yanımsama yaratıyor. Bu çocuklar üzerinde çok etkili. Çünkü 8 yaşına kadar çocuklar korkuyla fantaziyi çok iyi ayırt edemiyor. Dolayısıyla orada gördükleri sahneleri gerçek kabul edip onu gerçekte tatbik etmeyi tercih edebiliyorlar. Televizyon kuvvetli ailenin ve insan ilişkilerinin içinde çok fazla tesir icra etmez. Zayıflık bulduğu yerde gelişir ve boşluğu doldurur. Eğer siz insan ilişkilerinde kopuksanız ve aile ilişkilerinde zayıfsanız o zaman çocuğunuz nereye bakacaktır? Nereden ahlaki doğrularını alacaktır? Televizyondan arkadaşlarından, ya da video oyunlarından alacaktır. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Dünyada küresel rüzgarla birlikte tehlikeli bir gençliğin geldiğine dikkati çeken Sayar, Türkiye'nin çok farklı kötülük türüyle karşılaştığını kaydetti.

Annelerini katleden kız çocuklarıyla karşılaştıklarını anlatan Sayar, sözlerini şöyle sürdürdü; "Daha geçen hafta çok üzücü olaylar yaşadık. Anlamakta ve hafızamıza almakta zorluk çekiyoruz. Annelerini katleden kız çocuklarıyla karşılaşmaya başladık. Birşeyler ters gidiyor. Birşeyler yanlış. Modern medeniyete baktığımız zaman ülkemizin gittiği istikamete baktığımız zaman birşeylerin yanlış olduğunu görüyoruz. Ne oluyor da bir insan evladı; kendisini doğuran, büyüten annesine karşı bu kadar vahşileşebiliyor. Bu kadar acımasızlaşabiliyor. Küresel bir rüzgar esiyor.Tehlike içinde gençlik geliyor. Ahlaki değerleri, tarih duygusu, tarih şuuruna sahip olmayan, niye yaşadığını bilmeyen, bir anlam bir gaye duygusuna sahip olmayan ve kendini bir yerin devamcısı olarak görmeyen bir gençlik geliyor. O gençlik kendi annelerinin canlarını almaya başladı. Türkiye'nin en önem vermesi gereken konu bence budur. Aileyi korumaktır. Aile dağıldığı anda bizim koruyacağımız bir millet kalmaz. Türkiye'nin en acil sorunlarından biri bu. Bizim iyi anne ve babalar yetiştirmemiz lazım. Bizim çocuklarının ihtiyacının farkında olan anne ve babalar yetiştirmemiz lazım. Bir milletin en temel ünitesi ailedir. Bu toplum aile yapısının sağlamlığıyla kendisini koruyabiliyor."

16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
46ac15cf164a867a58569b3df0c9af8f@