Sakarya'ya gelen Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, sendika üyelerini ve yöneticilerini 15 Şubat'ta İstanbul Kadıköy'de düzenlenecek işsizliğe ve yoksulluğa karşı mitinge davet etti.
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ve Türk-İş Mali Sekreteri, Demir-Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay, Türk-İş'e bağlı sendika başkanları ve işçilerle, Demir-Yol-İş Sendikası Toplantı Salonu'nda bir araya geldi. Burada konuşan Mustafa Kumlu, "Türk-İş kimsenin arka bahçesi değil. Hele siyasi partilerin hiç değil. Biz Türk-İş olarak her zaman çalışanın yanında olduk. Biz tüm siyasi partilere saygı duyuyoruz. Biz siyasiyi tercih etmedik. Biz işçinin haklarını savunmayı tercih ettik. 15 Şubat'ta İstanbul Kadıköy'de 'İşsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa' karşı miting var. Bu mitingde sizleri aramızda görmek istiyoruz. Sizler olmazsanız biz mitingi ne yapacağız" dedi.
On Binlerce Çalışan İşinden Oldu
"Dünyada, finansal alanda bağlaşan ve giderek tüm sektörleri etkileyen ekonomik kriz, ne yazık ki ülkemizde de etkisini sert bir biçimde göstermeye başladı" diyen Kumlu, "Türk-İş'e bağlı sendikalarımızın örgütlü olduğu bazı işkollarında işten çıkarmalar, ücretsiz izin uygulamaları ve düşük ücrete razı etme gibi girişimler son günlerde arttı. Türkiye'de son 20 yılda yaşanan bütün krizlerin bedelini çalışanlar ödedi. Özelikle 2004 yılında yaşanan kriz sonucunda, on binlerce çalışan işinden oldu. Ne yazık ki, geçmişte yaşanan bu krizlerde olduğu gibi bugün de krizin bedeli çalışanlara ödetilmek isteniyor. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de ortaya çıkan kriz fırsatçıları, yine çeşitli bahanelerle işçileri sokağa atmaktan çekinmiyor" diye konuştu.
Böyle Devam Etmemeli
"Oysa her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, bu dönemde yapılan işsizleştirme, sistem açısından bir intihardır" diyen Kumlu, şunları kaydetti: "Krizden çıkışın yolunu işçileri işten çıkartmakta bulan işverenler büyük hata yapıyorlar. Dönem işsizleştirme değil, istihdamı genişletme ve üretimi artırma dönemidir. Ancak sermaye çevrelerinin amacı ne yazık ki, istihdam yaratmak değil, mevcut istihdamı daraltarak işçilik üzerinden maliyetleri azaltmak ve karlarına kar katmaktır. Kriz fırsatçılığını alışkanlık haline getiren, servetlerine servet katmak için puslu havaları bekleyen ve bunu hükümetlere karşı bir koz olarak kullanmak isteyen bazı sermaye çevrelerinin ve onların destekçisi bir kısım medya, krizi kronik hale getirmek, bunun üzerinden kendilerine rant sağlamak için çabalıyor. Türkiye bu oyunları son 50 yıldır yaşıyor. Unutmayalım ki, her kriz döneminde ortalığı yıkanlar, bağırıp çağıranlar, krizlerden güçlenerek ve büyüyerek çıktılar. Çünkü bir yandan bedel çalışanlara ödetildi, diğer yandan siyaseti istedikleri gibi şekillendirme imkanını buldular. Bu durum böyle devam etmemeli. Yaşananlardan tüm kesimler ve ülkemiz olumsuz etkileniyor. Krizler, bazı kesimlerin fırsatçılığı ve çığırtkanlığıyla değil, birlikte çözümler üreterek ve külfeti hep birlikte göğüsleyerek aşılacak."