Psikolog Mustafa Topkara, Türkiye'yi sarsan anne cinayetlerini değerlendirdi. İnsanların her türlü duygusunu en rahat annesinin yanında yaşadığını belirten Topkara, "Bu nedenle özellikle kişilik problemi olan insanlarda öfkenin en açık şekilde dile getirildiği yer annedir" dedi.
Son aylarda artan anne cinayetleri ülke genelinde büyük bir şaşkınlık ve şok yaşanmasına neden oluyor. 'Bir Genç Kızın Dramı' adlı romanı, 'Erkek Psikolojisi', 'Psikoloğa Gitmek Caiz Midir?', 'Kadın Beyni Nasıl Düşünür?' adlı deneme kitapları bulunan Psikolog Mustafa Topkara, Türkiye'yi sarsan anne cinayetlerini anlayabilmek için anne, çocuk ve toplum ilişkisinin iyi açıklanması gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin 90'lardan sonra büyük bir değişim içinde olduğunu ifade eden Mustafa Topkara, şöyle konuştu: "Aile ilişkilerimiz, insanların kişisel gelişimleri ve toplum yapımız, modernleşme ve batılılaşma sürecinden çok fazla etkilendi. Modern ilişki tarzı, bizim geçmişten getirdiğimiz ilişki tarzımızla çok fazla örtüşmüyor. Bundan dolayı ciddi sıkıntı yaşanıyor. Modern ilişkiler, annelerde olan bencillik duygusunu fazla öne çıkarıyor. Bu, doğal olarak anne ve çocuk ilişkisini ciddi bir şekilde zedeliyor.
Yani bizim 10-15 yıl önceki anne profili yok artık karşımızda. O artık daha modern talepleri olan, kendini önemseyen, kendi geleceğini, kendi ilişkilerini önemseyen bir kadın olarak var. Ama bu kadın, tam olarak birey olamamış, kişilik yaşı küçük, bireyin göstermesi gereken ilişkileri geliştirememiş. Kişilik yaşı düşük ama imkanları son derece gelişmiş bir anneyle karşı karşıyayız. Çalışıyor, para kazanıyor, arkadaşları ve çevresi var. Böyle bir tablo içerisinde anne, çocuğuyla kurmuş olduğu ilişkide son derece eksik davranıyor. Çocuğuyla ilgili sorumlukları yerine getiremiyor. Yerine getirilemeyen sorumluluk, bozulan bu ilişkide çocuğun da anneyle ilgili sorumluluklarını yerine getirememesine neden oluyor."
Annenin aynı zamanda bir güven unsuru olduğunu ifade eden Topkara, "Neden anne, niye baba değil? Hepimizin hayatında anne figürü kendimizi güvende hissettiği, en fazla bağlı olduğumuz, en fazla ihtiyaç hissettiğimiz, kaprislerimizi, nazlarımızı, öfkemizi en fazla gösterdiğimiz yerdir. Çekingen insanlara bakın, dışarıdaki insanlara karşı, herkese çekingen davranır ama evde annelerine karşı özgürdürler. Anne olmanın getirmiş olduğu böyle bir özgürlük var. Yani her türlü duygunun en rahat yaşandığı yerdir anneniz. Bilirsiniz ki ne yaparsanız yapın sizi hayatından silmez, hep sizinle birliktedir. Çünkü güven duygusunu ta küçüklükten getiriyorsunuz anneyle ilgili. Bu nedenle özellikle kişilik problemi olan insanlarda öfkenin en açık şekilde dile getirildiği yerdir. Bu yüzden anne ve çocuk ilişkisi önemli ve patlamalar sosyal hayatın diğer noktalarında değil burada kendisini göteriyor. Eğer anne o bencilliğinden kurtulabilirse ve çocuğuyla olan ilişkisinde sağlıklı bir yol izlerse, o çocukta gelişimle ilgili problem yaşanmaz. Doğal olarak o davranışlar da ortaya çıkmaz."
Modern hayatın, yetişen nesli kendine güven konusunda sıkıntılı hale getirdiğini anlatan Psikolog Topkara, sözlerine şöyle devam etti: "Televizyon, gazeteler ve çevre gençleri tüketim çılgınlığına itiyor. Bundan dolayı çocuklar daha fazla şeye sahip olmak istiyor. Kendisinde eksik hissettiği duyguları tamamlamak için almak istediği her şey, en yakındaki kişiyle çatışmasına neden oluyor."
Çocuğun kendine güveni konusunda anne ve babanın tutumunun çok önemli olduğunu anlatan Topkara, şunları söyledi: "Anne ve baba, çocuğa kendisine önemli hissettirmezse, değerli hissettirmezse, onunla yakından ilgilenmezse, çocuk o eksik duyguları, başka bir yerde tolere etmeye kalkar. Böylelikle problemli ilişkiler, davranışlar başlar. Özellikle ergenlik çağı bu konuda belirleyici oluyor. Çünkü kişinin anne ve babasıyla fiziken mücadele edebileceği, karşı koyabileceği, ya da istediği bir şeyi yaptırmak için fiziğini kullanabileceği bir çağ erkenlik dönemi. Çocuğun annesini üstesinden gelebileceği bir anda, çatışma çok üst seviyeye çıktığında, cinnet yaşanıyor. Çocuk içindeki o öfkeyi kusmak için annesine zarar veriyor. Ama bunu gerçekten annesini öldürmek için yapmaz, kendini korumak için yapar, kendi kişiliğini, kendi duygularını koruyabilmek için yapar; ancak iş işten geçmiştir. Ayrıca annenin babadan daha zayıf kas gücüne sahip olması da şiddetin anneye yönelmesine bir etkendir."
Topkara ayrıca, toplumu şok eden bu tür cinayetlerin sürebileceğini belirterek, "Önümüzdeki yıllarda bizi daha da korkutacak, garipsetecek olaylar yaşayabiliriz. Ancak 20 yıla kadar çözülen bu toplumsal yapıda taşlar yerine oturur" dedi.