Vali Nayir'den Akyazı çıkarması

Çeşitli temaslar ve ziyaretler kapsamında Akyazı ilçesine giden Vali Ahmet Hamdi Nayir, ilçedeki Aday Öğretmenlerle Tanışma Toplantısında bir araya geldi.

Akyazı Kaymakamı Yakup Güney, Akyazı Belediye Başkanı Bilal Soykan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Yorulmaz ve Aday Öğretmenlerin katıldığı program Akyazı Mehmet Niyazi Özdemir İlçe Halk Kütüphanesinde gerçekleştirildi.

“91 Okulda Bin 80 Öğretmen Görev Yapıyor”

İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Özdemir, Akyazı’da 91 okulda bin 80 öğretmenin bulunduğunu, geçen yıl Ağustos ayından bu yana da 45 aday öğretmen ile birlikte görev yaptıklarını belirtti.

“Akyazı’da Üç Ayrı Program”

Aday öğretmenlerin böyle bir program için yoğun talepleri olduğu iletilince onlarla bir araya gelmekten memnuniyet duyacağını ifade ettiğini söyleyen Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Akyazı ilçemizdeki bir sanayi kuruluşumuzu ziyarete gelirken bir de gençlerle bir program yapılmasını teklif ettiler, sizlerden böyle bir talep olduğu iletilince de genç öğretmenlerimizi kıramayız dedik. Akyazı ilçemizde üç ayrı programı da gerçekleştirmeye karar verdik. Elbette yalnızca Akyazı’da değil diğer 15 ilçemizde de görev yapan aday öğretmenlerimiz var, bugün sizleri onların temsilcisi olarak kabul ediyoruz.

“Kutsal Bir Meslek”

Eğitim hayatınızın meyvesi olan bu mesleğin hepinize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz. Benim kızım da şu an başka bir ilde dönem arkadaşınız olarak göreve başladı, bu açıdan bakarsak sizleri çok iyi anlayabildiğimi, sıkıntı ve sorunlarınızı iyi bildiğimi de söyleyebilirim. Öğretmenlik mesleğini seçerek kutsal olduğu kadar zor bir göreve talip olmuşsunuz. Tatmin duygusunu yoğun yaşatacak bir meslek olarak sizleri mutlu edeceğine emin olabilirsiniz. Dünyanın her yerinde, her ulusta öğretmenlik kıymetli bir meslek olarak görülmeye devam ediyor. Dünyanın var olduğu günden bu yana insanoğlu öğrenmeye daima muhtaçtır. Ailede başlayan eğitim ve öğretim faaliyeti, daha sonra bir kurum aracılığı ile verilmeye devam ediyor. Eğitim ve öğretim alanının temel omurgası olan bu mesleğin hakkını verebilmek için elinizden gelen gayreti göstermelisiniz. Ayrıca mesleğe dair her konuda tecrübeli öğretmenlerimizin sizlere çok büyük yardımları olacağına eminim.

“Eğitim ve Üretim Konuları Öncelikli”

Ülke açısından bakıldığında çok büyük önem vermemiz gereken iki temel konunun; eğitim ve üretim olduğunu düşünüyorum. Mesleki hayatımda da bu iki konuya öncelik verip daha fazla ilgi duyduğumu söyleyebilirim. Her Çarşamba bir okulumuzu ziyaret edip öğrencilerimiz ve öğretmenlerimizle bir araya gelirken, her Cuma günleri de bugün ilçemizde gerçekleştirdiğimiz ziyaret gibi sanayi kuruluşlarımızda temaslarda bulunup, tesisleri gezerek üretim faaliyetleri hakkında bilgiler alıyoruz. Onların sorun, talep ve görüşlerini alırken, hem eğitim yuvalarımıza hem de sanayi kuruluşlarımıza, firmalarımıza her zaman yanlarında olduğumuzu belirtmeye çalışıyoruz.

“Güçlü Fertlere İhtiyacımız Var”

Bu zor coğrafyada ayakta kalabilmenin yolunun iyi eğitilmiş insan gücünden geçtiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Kendi kültür ve değerlerine bağlı, evrensel değerlere bağlı, insani özellikleri gelişmiş, üretici bir yapı oluşturmak istiyorsak, her yanıyla güçlü fertlere ihtiyacımız vardır. Her ülkenin ajandasında eğitim konusu mutlaka ön plandadır, ancak bizim gibi her yanında farklı hesapların yapıldığı bir ülkede bu konu her şeyin üstünde olmalıdır. Bununla birlikte eğitimin kalitesi, öğretmenin kalitesiyle de doğru orantılıdır. Bizler eğitimi en fazla öğretmenin kalitesi kadar geliştirebiliriz, bunun için öğretmenlerimizin gelişimine büyük önem vermeliyiz. Ancak her şeyi öğretmenlerden beklemek de olmaz, eğitimin öğretmenler, öğrenciler ve veliler olarak üç sacayağı vardır. Öğretmenlerimizden olduğu kadar öğrencilerimizden ve velilerden de beklentilerimizi yüksek tutuyoruz.

“Öğretmen Denildiğinde Saygı Aklımıza Gelmeli”

Ziyaret ettiğimiz okullardan birisinde eğitimin kalitesinden bahsedilirken, öğrencinin hevesini, öğretmenin nefesini ve velilerin de ilgisini birleştirirsek eğitimde kaliteyi artırabileceğimizi konuşmuştuk. Eğitimde kaliteyi yükseltirken öğretmenin hayatımızda özel bir yeri olduğunu unutmamalıyız. Her ne kadar zamanımızda öğretmene bakış açısı biraz değişikliğe uğrasa da, bizim gözümüzde yine adı duyulduğunda saygının ön plana çıktığı ve sözünün dinlenilmesi gerektiğine inandığımız kişilerdir. Öğretmenin değeri ve kıymeti hiçbir zaman eksilmez, ancak bu biraz da öğretmenin elinde olan bir durumdur. Günümüzde çocuğun ilgisini ve alakasını dersten koparan telefon gibi, internet gibi bir sürü etken bulunuyor. Sosyal medya dediğimiz ancak kişiyi asosyal yapan garip yapının bir ferdi haline gelmiş çocuklarımızın, okula, öğretmenine ve hatta ailesine olan ilgisinin de kaybolduğuna şahit oluyoruz. İşte gerçek eğitimcilik burada ortaya çıkıyor, çocuklarımızı o sanal dünyanın içinden sıyırıp gerçek hayata motive etmek için sizlere özel bir görev düşüyor. İşiniz elbette zor, ancak sizler zaten bu zorluklara göğüs gereceğinize inandığınız için bu mesleği seçtiniz. Başarılı olacağınıza olan inancınızı hiçbir zaman kaybetmeyin.

“Hem Çocukları Hem Geleceği Düşünmelisiniz”

Öğrencilerinizi sınavlara değil, hayata hazırlamaya yönelik çalışmalarınız olması gerektiği kanaatindeyiz. Sınavlarda çok başarılı olmuş, ancak iş hayatında, meslek hayatında, memuriyet hayatında insan ilişkilerini önemsemeyen, vatandaşların sorunlarını çözmek yerine onlara daha fazla sorun çıkartan, yan masada yaşanan sıkıntıyı önemsemeyen bir sürü insan tanıdığımı söyleyebilirim. Veliler her ne kadar çocuklarının yalnızca soru çözmelerini, sınavlarda hep en yüksek puan almalarını yeterli görseler de, bu sizin bakış açınıza sahip olmadıkları içindir. Onlar yalnızca çocuklarının geleceğini düşünürken, sizler hem çocukların hem de ülkenin geleceğini düşünmek zorundasınız. Gelecek sizlerin ellerinde yetişecek, bunun için sizlerden soru çözen çocuklar kadar, sorun çözen çocuklar da yetiştirmenizi istiyoruz.

“Her Öğretmen Bir Değer Öğreticisidir”

Müfredatımıza Değerler Eğitimi adı altında bir ders koyarak çocuklarımıza bu konuda bir şeyler vermekle bu işin çözüleceğini düşünmüyorum. Bu konunun Matematikten Kimyaya, Dil Bilgisinden Beden Eğitimine kadar her derste farklı öğretmenler tarafından, farklı yönlerle ele alınmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. Benim gözümde her öğretmen yaşayışıyla, tarzıyla bir değer öğreticisidir. Lisan-ı hal ve lisan-ı kal diye iki ayrı husus vardır. Dil ile söyleneni hayatımızla, yaşantımızla yerine getiremediğiniz zaman, tesirinin olmayacağını da bilmeliyiz. Çocuklara cömertliğin iyi bir şey olduğunu söylemekle onları cömert yapamayız. Ancak öğretmenin kalemi olmayan birisine kendi kalemini hediye ettiğini görmeleri, hayatlarında çok şeyi değiştirebilir. Sizin onlara duyduğunuz sevgi ve saygı da yine onların başkalarına karşı davranışlarına etki edecektir. Çocuklarımızı yalnızca derslere, sınavlara değil, hayata da hazır hale getirmemiz gerekiyor. Her derste çocuklara doğruların, değerlerin anlatılacağı bir boşluk mutlaka vardır. Amacınız yine alanlarında çok iyi olacak bilim adamları yetiştirmek de olmamalı, eğer bir bilim adamı yetiştirecekseniz, ona önce insani duyguları vermeniz gerekecektir. Tarihe baktığımızda Hitler’in çok iyi yetişmiş, insanlıktan nasibini almamış kimyagerlerinin, mühendislerinin ustalıklarını gaz odalarında insanları katletmeye harcadıklarını görüyoruz. İşte bir şeyi çok iyi bilmek, onu iyiye kullanmak anlamına gelmiyor.

“Öğretmenler Odasının Ayrı Bir Sırrı Var”

Gittiğim her okulda Öğretmenler Odasının çok farklı bir havası ve çok farklı bir ortamı olduğunu vurguluyorum. Bizim de, Kaymakamlarımızın da meslektaşlarımıza ulaşmamız için bir sürü yol gitmemiz gerekirken, sizler çok kısa bir sürede aynı odada bir araya gelebiliyorsunuz. Bunun kıymetini bilmeniz gerekiyor. Yılların tecrübesine sahip meslektaşlarınız ile sizler gibi heyecanı yüksek, enerjisi bol ve öğrenmeye de öğretmeye de hevesli öğretmenlerin aynı odada konuşabileceği, paylaşabileceği çok şeyi olduğuna inanıyorum. Hem farklı branşlardan insanları buluşturması hem de farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan insanları bir araya getirmesi, o odanın etkisini daha da çoğaltıyor. Kendi sorunlarınızı konuşurken, öğrencilerinizin sıkıntıları hakkında da görüş alışverişinde bulunabilirsiniz. Kendi aranızda sağlayacağınız birlik ve beraberlik hem işinize hem de hayatınıza olumlu şekilde yansıyacaktır. Sizlerin kuracağı bu bağ, çevredeki herkesin dikkatini çekecek ve saygınlığınız bir kat daha artacaktır. Bunun tam tersini düşündüğünüzde neler kaybedileceğini ve nelerin eksileceğini de tahmin edebiliyorsunuzdur.

Öğrencinin dersi sevmesinin yolu öğretmeni sevmesinden geçiyor. Dersi öğretmeden önce çocuklara bu dersin hayatının neresinde lazım olacağını mutlaka anlatın. Sıkıntılarında, sorunlarında, mutlu anlarında yanında olmaya çalışın, onlardan sevginizi ve desteğinizi esirgemeyin. Hal böyle olunca öğrencileriniz dersi sevmese de size olan sevgisinden dolayı onu da sevmeye gayret gösterecektir” diyerek aday öğretmenlerle süre sohbet edip, onlardan gelen soruları da cevapladı.

“Zanaatkâr Ziyafettin Şimşek’i Ziyaret Etti”

Aday Öğretmenlere görevlerinde başarılar dileyen Vali Ahmet Hamdi Nayir, programın ardından Akyazı Çarşı içindeki dükkânında ayakkabıcılık yapan 72 yaşındaki Ziyafettin Şimşek’i ziyaret etti.

Ziyaretten büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek 59 senedir ayakkabı tamircisi olarak esnaflık yaptığını belirten Ziyafettin Şimşek, kaybolmaya ve unutulmaya yüz tutmuş zanaatlar arasındaki ayakkabıcılık mesleğini teknolojiye inat, el emeği göz nuruyla yaşatmaya çalıştığını söyledi.

Ziyafettin Şimşek’in elini öperek hayırlı işler dileğinde bulunan Vali Ahmet Hamdi Nayir, kendisiyle bir süre sohbet ederek mesleğe başlama hikâyesini de dinledi. 
4 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
8c02a8cee6f5503d73b8fc935144d07c@