Verem hastalığını ne kadar tanıyoruz?

Sakarya Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aydın Erdoğan, 66. Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada Sakarya’da 2013 yılı Ocak ayı itibariyle 191 verem hastasının tedavisinin sürdüğünü belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünya nüfusunun yaklaşık olarak üçte birinin verem mikrobu ile enfekte olduğu ve bunların yüzde 10\'unun hayatlarının herhangi bir döneminde verem hastalığına yakalanacağının belirtildiğini anlatan Erdoğan, “Dünya genelinde verem hastalığına yakalanma ve verem hastalığından ölüm oranları giderek azalmakla birlikte, 2011 yılında tüm dünyada 8,7 milyon yeni verem vakası olduğu ve 1,4 milyon kişinin verem hastalığı sebebi ile hayatını kaybettiği bildirilmektedir. 2011 yılı verilerine göre, ülkemizde verem hastalığına yakalanma ve hasta olma oranı yüzbinde 24 iken, verem hastalığından ölüm oranı yüzbinde 0,72’dir.
 
Ülkemizde her yıl yaklaşık 16 bin yeni verem hastası ortaya çıkmaktadır. Hastaların yaklaşık yüzde 60’ı erkek yüzde 40’ı kadındır. Ülkemizdeki tüm vakaların yüzde 63’ü akciğer veremi şeklindedir” dedi.

2013 Ocak ayı itibari ile Sakarya’da verem savaş birimlerine kayıtlı olup verem teşhisi ile tedavi görmekte ve takip altında olan hastaların sayısının 191 olduğunu kaydeden Erdoğan, "Verem hastalığı ilimiz için de önemli bir halk sağlığı sorunudur. İlimiz sosyo-ekonomik yönden gelişmiş bir il olmakla birlikte, verem hastalığının görülme oranının yüksek olduğu illerden birisidir. Bunun sebebinin başka illerden ilimize çeşitli sebeplerle olan göçler olduğu düşünülmektedir" dedi.
Verem hastalığının etkeninin mycobacterium tuberculozis adlı basil olduğunu belirten Erdoğan, "Hastalığın kaynağı tedavi görmemiş aktif akciğer ve gırtlak veremi olan hastalardır. Verem hastalığı hava yolu ile bulaşır. Hasta insanların öksürme ve hapşırmaları ile ortama yayılan mikropların hasta olmayan insanlar tarafından solunum yolu ile alınması sonucu hastalık oluşmaktadır. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Hastalık kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve ortamın havalanması bulaşmada önemlidir. En çok hastanın birlikte yaşadığı aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. İlaç tedavisine başlandıktan sonra ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda azalır. İnsanların yaklaşık olarak üçte birinin vücudunda verem mikrobu adeta hapsedilmiş bir şekilde herhangi bir belirti vermeksizin varlığını sürdürür. Herhangi bir sebeple vücut direnci düştüğü zaman hastalık ortaya çıkabilir. Vücut direncini kıran hastalıkların en başında AIDS gelir. Şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara kullanımı ve diğer bazı kronik hastalıklar vücut direncini düşüren diğer etkenlerdir. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşüktür" dedi.

“Verem hastalığı en çok akciğerleri tutar. Hastalık akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler, beyin zarları ve diğer organlarda da görülebilir” diyen Erdoğan şunları söyledi: "Verem hastalığının genel belirtileri; halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve gece terlemesidir. Öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı hastalığın sebep olduğu akciğer yakınmalarıdır. Gırtlak vereminde ses kısıklığı olabilir. İki-üç haftadan daha uzun süren öksürüklerde verem hastalığı akla gelmelidir. Hastanın şikayetleri, klinik muayene bulguları ve akciğer röntgeni bulguları hekimin verem hastalığından şüphelenmesine neden olur. Verem teşhisi balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Verem ilaç ile tedavi edilebilen bir hastalıktır. Standart olan ilaç tedavi şekli verem savaş birimlerinde ve hastanelerde aynıdır. Verem teşhis ve tedavisi ücretsizdir. Tedavi evde veya hastanede uygulanabilir, ancak dirençli verem hastalarının mutlaka hastanede tedavi edilmesi gerekir. Verem hastalığından korunmak için, verem aşısı yaptırılmalıdır. Ancak sadece aşılama verem hastalığından korunmak için yeterli değildir. Toplumsal düzeyde korunma sağlanmalıdır. Verem hastalığından toplumsal düzeyde korunmanın en etkin yolu, toplumun içindeki verem hastalığı olan kişilerin olabildiğince erken tespit edilip bir an önce bu hastaların tedavisine başlanmasıdır. Tedaviye erken başlanırsa hastalık daha az kişiye bulaşmış olur. Tedaviye başlandıktan 2-3 hafta sonra bulaştırıcılık azalmaktadır. Bu sebeple erken teşhis konulup tedaviye başlanması tolum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. İki-üç hafta veya daha uzun süren öksürük şikayeti olan kişiler mutlaka aile hekimine, verem savaş birimine veya göğüs hastalıkları uzmanın bulunduğu bir hastaneye müracaat etmelidir. Verem hastalığından korunmak için genel temizlik ve hijyen kurallarına uyulması büyük önem taşımaktadır. Verem mikrobu güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilmektedir. Güneş ışınları içindeki ultraviyole dalgalar verem mikrobunun kısa sürede etkisiz hale getirmektedir."

Erdoğan veremden korunmak için; “Öksürürken veya aksırırken ağzımızı bir mendille kapatmalıyız, sık sık ellerimizi yıkamalıyız, bulunduğumuz ve yaşadığımız ortamları sık sık havalandırmalıyız, sigara içmemeliyiz ve bulunduğumuz ortamlarda sigara içilmesine izin vermemeliyiz, düzenli ve dengeli beslenmeliyiz” önerilerinde bulundu.
11 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
1b9bcc98e4adf5bc2a0d072c504c86d6@