Sakarya Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aydın Erdoğan, dünya genelinde verem hastalığına yakalanma ve verem hastalığından ölüm oranlarının giderek azalmakla birlikte, verem hastalığının hala çok önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi.
Tedavi edilmeyen veremli bir hastanın veremi 10-15 kişiye bulaştırabileceğine dikkat çeken Erdoğan, verem belirtileri, tedavisi ve korunma yollarını anlattı.
"Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır"
“Verem hastalığının etkeni mycobacterium tuberculozis adlı basildir” diyen Erdoğan, “Hastalığın kaynağı tedavi görmemiş aktif akciğer ve gırtlak veremi olan hastalardır. Verem hastalığı hava yolu ile bulaşır. Hasta insanların öksürme ve hapşırmaları ile ortama yayılan mikropların hasta olmayan insanlar tarafından solunum yolu ile alınması sonucu hastalık oluşmaktadır. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Hastalık kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve ortamın havalanması bulaşmada önemlidir. En çok hastanın birlikte yaşadığı aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. İlaç tedavisine başlandıktan sonra ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda azalır” dedi. İnsanların yaklaşık olarak üçte birinin vücudunda verem mikrobunun adeta hapsedilmiş bir şekilde herhangi bir belirti vermeksizin varlığını sürdürdüğünü söyleyen Erdoğan, “Herhangi bir sebeple vücut direnci düştüğü zaman hastalık ortaya çıkabilir. Vücut direncini kıran hastalıkların en başında AIDS gelir. Şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara kullanımı ve bazı kronik hastalıklar vücut direncini düşüren diğer etkenlerdir. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşüktür. Verem hastalığı en çok akciğerleri tutar. Hastalık akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler, beyin zarları ve diğer organlarda da görülebilir” diye konuştu.
Verem hastalığının genel belirtilerinin halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve gece terlemesi olduğunu belirten Erdoğan, öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs, sırt, yan ağrısı ve nefes darlığının hastalığın sebep olduğu akciğer yakınmaları olduğunu söyledi. Gırtlak vereminde ses kısıklığı olabileceğini anlatan Erdoğan, “İki-üç haftadan daha uzun süren öksürüklerde verem hastalığı akla gelmelidir. Hastanın şikayetleri, klinik muayene bulguları ve akciğer röntgeni bulguları hekimin verem hastalığından şüphelenmesine neden olur. Veremin kesin teşhisi balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur” dedi.
"Verem teşhis ve tedavisi ücretsizdir"
Veremin ilaç ile tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Standart olan ilaç tedavi şekli verem savaş birimlerinde ve hastanelerde aynıdır. Verem teşhis ve tedavisi ücretsizdir. Tedavi evde veya hastanede uygulanabilir, ancak dirençli verem hastalarının mutlaka hastanede tedavi edilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
Verem aşısı
Verem hastalığından korunmak için, verem aşısı yaptırılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, ancak sadece aşılamanın verem hastalığından korunmak için yeterli olmadığını belirtti. Toplumsal düzeyde korunma sağlanmasının önemine değinen Erdoğan, “Verem hastalığından toplumsal düzeyde korunmanın en etkin yolu, toplumun içindeki verem hastalığı olan kişilerin olabildiğince erken tespit edilip bir an önce bu hastaların tedavisine başlanmasıdır. Tedaviye erken başlanırsa hastalık daha az kişiye bulaşmış olur. Tedaviye başlandıktan 2-3 hafta sonra bulaştırıcılık azalmaktadır. İki-üç hafta veya daha uzun süren öksürük şikayeti olan kişiler mutlaka aile hekimine, verem savaş birimine veya göğüs hastalıkları uzmanın bulunduğu bir hastaneye müracaat etmelidir” dedi.
Verem hastalığından korunmak için genel temizlik ve hijyen kurallarına uyulmasının büyük önem taşıdığını anlatan Erdoğan, Verem mikrobunun güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabildiğini söyleyerek, Güneş ışınlarının içindeki ultraviyole dalgalarının verem mikrobunu kısa sürede etkisiz hale getirdiğini belirtti.
Erdoğan Veremden korunmak için şu tavsiyelerde bulundu:
“Öksürürken veya aksırırken ağzımızı bir mendille kapatmalıyız. Sık sık ellerimizi yıkamalıyız. Bulunduğumuz ve yaşadığımız ortamları sık sık havalandırmalıyız. Sigara içmemeliyiz ve bulunduğumuz ortamlarda sigara içilmesine izin vermemeliyiz. Düzenli ve dengeli beslenmeliyiz.”