Prof. Dr. Bülent Nazlı, 'Yerel Yönetimlerde Yeni Yaklaşımlar' konulu konferansta yaptığı konuşmada, ülkemizde insanların yeterli ve dengeli beslendiğini söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
Adapazarı Büyükşehir Belediyesi tarafından Adapazarı Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Yerel Yönetimlerde Yeni Yaklaşımlar' konulu konferansın son oturumu gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Prof.Dr. Özer Ergün'ün yaptığı oturumda, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu 'Küresel iklim değişikliği ve etkileri' ve 'Afet yönetiminin temel ilkeleri', Doç. Dr. İbrahim Demir 'Çevre koruma ve atık yönetimi', Prof. Dr. Bülent Nazlı da 'Gıda hijyeni ve güvenliği' adlı bildirilerini sundu.
Oturumda ilk sözü alan Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu, günümüzde tüm dünyada şehirleşme hareketlerinin kırsal kesimden olan göçle birlikte hızlandığını belirterek, "Nüfus yoğunluğunun aşırı bir şekilde artması ve değişen yaşam standartları sonucu daha çok sanayi üretimine ihtiyaç duyulmaktadır. Bunların sonucunda da artan şehirleşme, özellikle sanayi ve yerleşim bölgelerinden çıkan sera gazları ile çevre ve asmosfer büyük oranda kirlenmekte ve küresel ölçekte havanın ısınma eğilimi giderek artmaktadır. Bundan dolayı atmosfer giderek kirlenmektedir" dedi. Bütün bunların doğayı tahrip ederek kentlerin iklimini değiştirdiğini anlatan Kadıoğlu, şöyle konuştu: "Su, kara ve havadaki yaşamı tümüyle tehdit eden çevre problemlerini de beraberinde getirmektedir. Türkiye gibi tropik bölgenin dışındaki ülkelerde de şiddetlenen gök gürültülü sağanak yağışlardan dolayı şehirlerde ani sellerin sayısı ve şiddetinde artış var. Artık deprem, sel gibi tehlikeler hızla artan çarpık yerleşim bölgelerinde daha fazla afete dönüşebiliyor."
Doç. Dr. İbrahim Demir ise yerleşik hayata geçilmesi ile birlikte oluşan kirliliğin tabiatın özümleme kapasitesinin üzerine çıktığını ve fark edilmeye başlandığını ifade etti. Tüketim çılgınlığının artmasıyla birlikte oluşan kirliliğin başta insanlar olmak üzere tüm canlıları ve çevreyi rahatsız edici boyutlara ulaştığını ifade eden Demir, "Çevre kirliliği ile çeşitleri gün geçtikçe artmış ve müdahaleyi zorunlu hale getirmiştir. Artık kirlilikler sadece oluşturdukları bölgeleri değil sınır ötelerini de etkilemeye başlamıştır. Bu tesirler, tüm dünyayı tehdit eder hale geldi" diye konuştu.
Ülkemizde yakın zamana kadar anlamı bilinmeyen hijyenin bugün artık çocukların dahi kullandığı bir kavram haline geldiğini ifade eden Prof. Dr. Bülent Nazlı da, sözlerine şöyle devam etti: "Sağlığın korunması ile ilgili hizmetlerin başında hijyen gelir ve toplumsal yaşamın her aşamasında karşımıza çıkar. Hijyenik olmayan ortam ve koşullarda sürdürülen yaşam faaliyetleri birçok sağlık probleminin oluşmasına neden olur."
Prof. Dr. Nazlı, ülkemizde insanların yeterli ve dengeli beslendiğini söylemenin mümkün olmadığını ifade ederek, "Ülkemizdeki mevcut kötü çevre koşulları ile besin hijyeni ve denetimindeki yetersizlik toplum sağlığı açısından önemli sorunlara neden olmaktadır" diye konuştu.
Bülent Nazlı, ülkemizde gelişen gıda teknolojisine paralel olarak kullanılan birçok sentetik veya organik katkı maddesinin insan sağlığını olumsuz etkilediğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Diğer taraftan ticari beceri olarak gıdalara uygulanan taklitlerle, gıdaların besleyici değeri ve kalitesi düşürülerek tüketici aldatılmaktadır. Ayrıca bitkisel ve hayvansal üretimde bilinçsizce kullanılan hormon, antibiyotik, ağır metal tuzlar gibi maddelerin gıdalarda kalıntı bıraktıkları ve sağlık açısından birçok sakınca oluşturdukları bilinmektedir."