Sayısız sabah soğuğunda sayısız bedeni sıcaklığıyla sarmalayan yorganları 60 yıldır yorgun elleriyle sırıyan Hasan usta, sabır ve özen mabedi atölyesinde, hızına asla yetişemeyeceği çağa direnmeye devam ediyor.
"Teknolojinin patronları toplu iğnenin bile reklamını yapıp satabiliyorlar ama biz karanlık mahallelerde eridik, unutulduk" diyen 74 yaşındaki Hasan Kar, uğraşının gelecek kuşaklara aktarılması için tasarladığı yeni modellerle 60 yıllık mesleğine sahip çıkıyor.
Küçük yaşlarda başladığı yorgancılığı 60 yıldır sürdüren Kar'ın, mesleğinin gelecekte de devam ettirilmesi adına hazırladığı yorgancılıkla ilgili 3 kitabı ve internet sitesi bulunuyor. Kendi hazırladığı motifler ve el işçiliğiyle üretim yapan, geleneksel el sanatlarını gelecek kuşaklara aktarılmasını isteyen Hasan usta, yanına yetiştirmek için çırak bulamamaktan yakınıyor.
Son zamanlarda ilgi görmesine rağmen el sanatlarının olması gerektiği yerin çok gerisinde kaldığını anlatan Kar, yetişmiş az sayıdaki değerli ustaların kenar mahallelerde karanlık atölyelerde mesleğinin son demlerini yaşadığını, bunun için bir an önce önlem alınması gerektiğini söylüyor.
Her ustanın yeniliklere açık olması gerektiğini, "Meslekte yeniliklere açık olunmazsa o meslek ölmeye mahkumdur." sözleriyle özetleyen Kar, el sanatlarının yeniden hayat bulması için her gün yeni modeller geliştiriyor. El sanatlarının toplumda hala değerini koruduğunu ancak vatandaşların pahalı olması nedeniyle almaktan çekindiğini söyleyen Kar, vatandaşlara "Yatak ve yorganda tasarrufa gidilmez, kaliteye gidilir." diyerek toplumun kendilerine sahip çıkmasını istiyor.
Dükkanına astığı "Yorgana verilen emek kullanan kişiye verilen değerdir." yazısıyla mesleğine verdiği önemi özetleyen Kar, eskilerin yüklüklerde zenginlik göstergesi olarak sandıkların üzerine dizdiği yatak ve yorganların, günümüzde de uzun ömürlü olması dolayısıyla en güzel hediye olabileceğini ifade ediyor.
"Bir ülke teknolojiyle kalkınır fakat tedbirlerin alınması gerekir"
Hasan Kar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1957 yılında Sakarya'da başladığı mesleğini bir süre İstanbul'da devam ettirdiğini söyledi. Daha sonra Adapazarı'nda dükkan açtığını ve burada yorgan modelleri üzerinde çalışma yaptığını belirten Kar, "1985'te yorgancılığın kitabını yazdım. Bir yıl sonra ikinci, 10 yıl sonra da üçüncü kitabımı yazdım. Kitabım meslektaşlarımdan çok ilgi gördü." dedi.
El sanatlarının teknoloji karşısında yok olmaya başladığını, bunun önüne geçilmesi için de el sanatlarının sürekli kendini yenilemesi gerektiğini dile getiren Kar, "Teknolojinin patronları reklamı iyi yapıyor. Toplu iğnenin bile reklamını yapıp satabiliyorlar. Ama el sanatları icra eden kardeşlerimiz ucuz kira verebilmek için kenar mahallelere taşınıyor. Çok geç anlaşıldık biz. Teknolojik mallar güzel reklam, güzel vitrinler ve tanıtım araçlarıyla iyi pazarlandı. Biz karanlık mahallelerde eridik, unutulduk." diye konuştu.
El sanatları arasında en şanslı mesleğin yorgancılık olduğunu vurgulayan Kar, bakırcılık, takunyacılık, semercilik, nalbantlık gibi mesleklerin teknoloji karşısında yenilerek yok olduğunu ifade etti. "Bir ülke teknolojiyle kalkınır fakat tedbirlerin alınması gerekir." diyen Kar, topluma ve devlete yararlı bir usta olmak için çaba gösterdiğini vurguladı.
Doğalgazlı evlere uygun, terletmeyen ince pamuklu ve yıkanabilir mitil yorganlar geliştirdiğini anlatan Kar, yün ve pamuk yorganları kullanılması tavsiyesinde bulundu. Yatak, yorgan ve yastıkta tasarrufa gidilmemesi gerektiğini vurgulayan Kar, "Doğanın bütün çiçeklerini yorgana uyarlayabilirim, bu yeteneğe sahibim ama satamam. Bunun için az maliyetli kullanılan ürünler dikiyorum." şeklinde konuştu.
"Dünya yıkılsa, yeniden yaratılsa ben yine bu mesleği yaparım"
Yorgancılık mesleğinin çırak bulunamamasından dolayı yok olmaya yüz tuttuğunu, ömrü yettiğince mesleğini herkese anlatmaya çalışacağını ifade eden Kar, şöyle devam etti:
"Şimdi sanatkarlara kimse çocuğunu çırak olarak vermiyor. Çünkü emeği çok zor, uğraşı fazla, parası az. Şimdiki çocuklar masa başı iş istiyorlar. Bütün el sanatları kaybolmaya yüz tutmuş. Ama yorgancılık şanslıdır. Sanayi bunun dolgu malzemesine, kumaşına alternatif bulamadığından yorgancılık sanatı biraz şanslı. Millet de biraz sağlıklı olduğunu anladı. Şimdi vatandaş yorgancı arıyor ama bulamıyor. Yorgana ilgi var ama bu meslek adamsızlıktan ölür. Mesleğimiz 3-5 yıl daha gider ama yerimize yapacak usta kalmayacak. Bakanlık tedbir almalı, okullara ders olarak koymalı, eğitici ustalar ders vermeli, çırak yetişmeli. 13 yaşında başladım, 60 yıldır bu mesleği severek yapıyorum. Dünya yıkılsa yeniden yaratılsa ben yine bu mesleği yaparım. El sanatlarında düzgün dayanıklı iş yaparsanız ayakta durursunuz."