‘Halil İnalcık’ın Ardından’ konulu panelde konuşan Prof. Dr. Teyfur Erdoğdu, “Tarihçi, insanı inşa ederken abartılardan kaçınmalıdır. İnalcık, mütevazi bir tarihçilik gerçekleştirmiştir. Bıraktığı soru işaretleri, okuyucunum zihninde farklı pencereler açmıştır. Bir insanı efsaneleştirmek yerine ardından gelenleri o tarihi şahsiyet hakkında farklı bakış açısı kazandırmaya çalışmıştır” dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Halil İnalcık’ın Ardından’ konulu panel ile devam etti. AKM’de gerçekleşen programa Prof. Dr. Teyfur Erdoğdu, Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş, Doç. Dr. Haşim Şahin ve Yazar Emine Çaykara konuşmacı olarak katıldı. Halil İnalcık’ın hayatı ve eserlerinin konuşulduğu programa kültür sanat dostları yoğun ilgi gösterdi.
Hakikat aşığı
Programın ilk konuşmasını yapan Yazar Emine Çaykara, “Hocamız gerçekten halis bir insandı. Onu böyle tanımlıyorum. Hocamızın bir başka tanımı da hakikat aşığı olmasıdır. Bir hakikat aşığının çok çalışması, çok okuması ve hakikati bulmaya büyük çaba sarfettiğini düşünebiliriz. Hoca da aynen böyle bir insandı. Halil Hoca, Osmanlı'ya dair bir çok yalan yanlış haberi, karanlık bilgiyi aydınlattı ve bizlere Osmanlı hakkında aydınlık bilgiler sundu. Yaşadığı çağ, zaman ve mekan bütünlüğünü bütün verileriyle anlamaya çalıştı. Bugün sizler buradasınız ve çoğunuz gençsiniz. O, şimdi bu tabloyu görse çok mutlu olurdu. Çünkü en çok yakınmalarından bir tanesi gençlerin kendisini okumadığıydı. Ancak ben ona her zaman gençlerin kendisini takip ettiğini, okuduğunu söylüyordum. Bu tablo bunun bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Batıya karşı dik durmuştur
Panelin ikinci konuşmasını yapan Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş, “Bugün övünçle bahsettiğimiz Osmanlı Tarihinin en önemli yazıcısı Halil İnalcık Hocadır. Bence yapıcısı da Halil Hocadır. 1942 yılında Osmanlı üzerine çalışmaya başladı. Yeni bir Türk devletinde konuşulmayan Osmanlı'yı konuşmaya başlamıştı. Çünkü Osmanlı'dan bağımsız bir tarih anlatmak mümkün değildir. Hoca da çalışmalarıyla bunu hem Türkiye'ye hem de Osmanlı'ya kabul ettirdi. Kendisi bir Osmanlı aşığı bir mütefekkirdir. Batı'ya karşı dimdik ayakta durmuştur. Kendisi Batı'yla hesaplaşan bir Türk'tür. ‘Avrupalılar Türkiye'ye karşı her zaman görmezden gelen bir tavırdadır’ diyordu hoca. O yüzden yaptığı çalışmalarla Türk Tarihi ve Osmanlı tarihini batıya karşı dik durarak kabul ettirmiştir” diye konuştu.
Mütevazi bir tarihçilik
Panelde konuşan Prof. Dr. Teyfur Erdoğdu ise; “Hocanın tarihçiliği efsaneden gerçekliğe doğrudur. Hocanın kendisi için, gerçekten efsaneye gidiş var diyebiliriz. Geleneksel tarihçilikten başka bir yol izlemiştir. Özellikle efsaneler üzerine gitmiştir ve gerçek bir tarih inşa etmiştir. Bilimsel yöntemi kullanmıştır. Tarihçi, insanı inşa ederken abartılardan kaçınmalıdır. İnalcık, mütevazi bir tarihçilik gerçekleştirmiştir. Bıraktığı soru işaretleri, okuyucunum zihninde farklı pencereler açmıştır. Bir insanı efsaneleştirmek yerine ardından gelenleri o tarihi şahsiyet hakkında farklı bakış açısı kazandırmaya çalışmıştır” ifadelerini kullandı.
Okudun mu?
Programın moderatörlüğünü üstlenen Doç Dr. Haşim Şahin, Halil İnalcık’la yaşadığı bir hatırayı katılımcılar ile paylaştı. Şahin, “Hocayla Bursa'da karşılaştım, bir sempozyum için gitmiştim Bursa'ya. Onun genel anlamda ilgisi içerisinde Osmanlı Tasavvuf ilişkisiydi. Onun gördüğü kişiye ilk sorusu
"Okudun mu?" olur. Karşısındaki birini tanımak için onun ölçüsü okumaktı. Hoca bazen sitemkar olabilirdi ama çok kibar ve nazik bir insandı. Teşvik etmeyi ve yol göstermeyi severdi” diye konuştu.