Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 483. hafta eyleminde, Milli Eğitim Şurası değerlendirilirken, zorunlu eğitim anlayışının terk edilmesi ve Tevhid-i Tedrisat’ın sonlandırılması çağrısı yapıldı.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 483. hafta basın açıklamasını Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce okudu. Açıklamada 19. Milli Eğitim Şurası’nı değerlendiren Önce, “Şura kararları bağlayıcı değil, tavsiye niteliğindedir. Dolayısıyla şurada alınan kararlar, illa ki bir eğitim politikasına dönüşecek değil. Peki, buna rağmen bu kadar gürültü neden kopmaktadır? Eğitim şurasıyla kurulan bu sahne, bize eğitimin yalnızca pedagojik bir süreç olmadığını yeniden göstermiştir. Geçmişte de, bugün de eğitim; iktidar sahiplerinin toplum mühendisliği yapmak için başvurdukları en güçlü ve en yaygın araçtır. İşte bu sebeple, şura kararlarını ve bunlara yapılan itirazları, devleti ele geçirmek için yürütülen siyasal savaşın, kültür cephesindeki karşılığı olarak görebiliriz. Bu da bize, daha temelde bir sistem, bir düzen sorunumuz olduğunu göstermektedir.” diyerek, eğitimin ülkedeki genel iktidar mücadelesinin kültürel cephesi olarak değerlendirildiğine dikkat çekti.
Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, herkesin kendi kimliğiyle, kendi inancıyla, kendi kültürüyle varlığını sürdürebildiği, adil ve özgür bir düzenin kurulması için özgür bir eğitime ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, “Eğitimin özgürleşmesi için atılacak adımlardan ilki, zorunlu eğitim anlayışının terk edilmesidir. Eğitim; öğrenmeyi talep edenle, bilgi ve beceri sahibi öğretici arasında, gönüllülük esasıyla yürümesi gereken bir süreçtir. Ne insan zorla öğrenir, ne bir insana zorla bir şey öğretilebilir. Eğitim-öğretimi ihtiyaç görenler ise buna zaten gönüllü olacaktır. O halde eğitim, devlet zoruyla yaptırılmaktan vazgeçilmelidir. Eğitimin sadece devlet okullarında yapılması gerektiği anlayışı da mutlaka sorgulanmalıdır. Alternatif eğitim kurumlarının oluşması ve gelişmesi engellendiği sürece, tek tip bir eğitim anlayışı sürüp gidecektir. Bunun toplumu ne hale getirdiği ise ortadadır. Farklı eğitim anlayışlarının ve farklı ekollerini başka tür okulların ortaya çıkması için Tevhid-i Tedrisat Kanunu bir engel olmaktan çıkarılmalıdır.” dedi.