Açıklama Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına Yasin TÜZÜN tarafından okundu. Yasal kılıf hazırlanarak yapılmaya çalışılan bir darbe ile yüz yüze olunduğunu ifade eden TÜZÜN; “Halka namlular değil, yargı kararları çevriliyor. Cüppelerine apolet takanlar, başörtüsüne karşı cansiperane mücadele ediyor. Baro başkanları açıkça darbeleri övüyor ve muhtıraları yere göğe sığdıramıyor.” dedi. Eylül 2007 tarihli harekat, EK-A, Lahika-1 isimli operasyon planının deşifre oluşunun “malumun ilamı” olarak tanımlandığı açıklamada, üniversiteler, yargı organları, basın mensupları, sanatçılar ve STÖ’lerin TSK ile aynı paralelde hareket etmelerinin sağlanması yönünde çalışmalar yapıldığı belirtildi.
“Yoksa siz, “laiklik, irtica, türban” diyerek yürüttüğünüz bu gayri nizami mücadelenin gerçekte neyi düşman ilan ettiğini, halkın görmediğini mi zannediyorsunuz? Başörtüsünü yasaklarken, bunun İslam’ı, İslami hayat tarzını ve Müslüman kimliğini yasaklamak anlamına geldiğini, halkın anlamadığını mı düşünüyorsunuz? “ cümlelerine yer verilen açıklamada ayrıca, yeni anayasa değişikliği ile sorunun çözülebileceği söylemleri “ham hayal” olarak nitelendirildi. Açıklama; Müslüman kamuoyunun büyük laflar etmeyi bırakıp, küçük ama sahici tavırları direniş hattına ekleyebilmenin cehdinde olması ve zulme karşı Adalet mücadelesinde saf tutulması gerektiği vurgusu ile sona erdi.
Eylemde, “Tevhid Adalet Özgürlük” pankartı ve “İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık”, ”Yasak Sürüyor, Duyuyor musunuz?” ve “Yaşasın Küresel İntifada” yazılı dövizler taşıyan platform mensupları eylem boyunca, "Darbeciler Halka Hesap Verecek", “Uyan, Diren, Özgürleş” ve “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarını attılar.
Evet, halkı yok sayan, iktidarlarını devam ettirmek için en ilkel ve kaba yöntemleri uygulamaktan çekinmeyen silahlı bürokrasi bir kez daha deşifre oldu. Halka yapılmaya çalışılan operasyonun ismi “Eylül 2007 tarihli harekat, EK-A, Lahika-1”.
Siz yeryüzünde büyüklenerek yürüyenler, buradan size sesleniyoruz: Kendinize maymun ettiğiniz sahte siyaseti toptan yasaklayın ki, bu ilkel komediyi yönetmek zahmetinden de kurtulun! Oyları sonradan geçersiz sayacağınıza, partileri kapatacağınıza; sandıkları kapatın, olsun bitsin! Darbe dönemi başbakanı dahi “ordunun kışlasına dönemeyeceğini” söylüyorsa, o zaman bu kukla düzeni niye? Böylece hayatımıza müdahale etmek için geniş kapsamlı bir “eylem planı” hazırlamanıza da, “hassasiyet gösterdiğiniz konularda” çıkarlarınızı korumak için psikolojik savaş vermenize de gerek kalmaz! Ve cesaretiniz varsa, bunları adını koyarak yapın! Madem İslami hayat tarzının yükselişinden bu kadar endişe duyuyorsunuz, o zaman çıkarın suratınızdaki riyakar maskenizi.
Yoksa siz, “laiklik, irtica, türban” diyerek yürüttüğünüz bu gayri nizami mücadelenin gerçekte neyi düşman ilan ettiğini, halkın görmediğini mi zannediyorsunuz? Başörtüsünü yasaklarken, bunun İslam’ı, İslami hayat tarzını ve Müslüman kimliğini yasaklamak anlamına geldiğini, halkın anlamadığını mı düşünüyorsunuz?
Okulların nasıl düşük yoğunluklu kışlalara dönüştürülmek istendiğinin farkındayız. Milli Güvenlik dersleri bahanesiyle üniformaların girdiği okullarda ergenler üzerinde yapılan psikolojik operasyonları. Öğrenci Seçme Sınavları’nda başörtülü öğrencilerin nasıl geri çevrildiğini, üniversitelerde sınava başörtülü girebilen öğrencilerin sınavlarının nasıl iptal edildiğini ve anaların başörtülerinden ötürü nasıl aşağılandıklarını, velhasıl halkın dini anlayışıyla ve özelde İslamla nasıl bir kavga içinde olunduğunu görüyoruz, unutmuyoruz ve affetmiyoruz!
Tüm toz dumanın içinde filmin yeniden başa sarıldığını ve yeni bir anayasa yapılırsa memleketin güllük gülistanlık olacağına ilişkin ham hayallerin tekrar konuşulmaya başladığını görüyoruz.
Sistemi insanlar açısında yaşanılmaz kılan çelişkiler bu kadar netken, birilerinin de dönüp dolaşıp “yeni bir anayasa yapalım”a sıkıştırılan arayışları, asıl sorunun etrafında dolaşan demagojiden başka bir şey değildir.
Yeni bir anayasadan bahsedenler önce 12 Eylül’le hesaplaşmalıdırlar.
Kutsallaştırılan “Kemalizm”, demoklesin kılıcı gibi halkın tepesinde sallanırken kim hangi sivil anayasadan bahsedebilir. Siyaset yaptığını söyleyenlere ve majestelerinin entelektüellerine söyleyebileceğimiz tek bir şey var; “dürüst ve ciddi olun”.
Bir kelam da Müslüman kamuoyuna söylemek istiyoruz: Size diz çöktürmek isteyenlere karşı ne zaman ayağa kalkacaksınız, gerçek ve acıtıcı sorunlar karşısında ne zaman sahici mücadeleler vereceksiniz. Başörtüsünü yasaklayanların aslında neyi yasakladıklarını bilerek gösterdikleri kadar olsun bir basireti ne zaman göstereceksiniz? Ne zaman kocaman laflar etmeyi bırakıp küçük ama sahici tavırları direniş hattına ekleyebilmenin cehdinde olacaksınız?
Direniş karşısında binlerce mazeretin arkasına saklananlara da şu hatırlatmayı bir borç biliyoruz: İslam hayatın bütününü kuşatır ve fakat burnunun ucunu dahi göremeyenler hayat tarafından kuşatılmaya mahkumdurlar.
Bizler Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu olarak bundan sonra da gücü; egemenlerin yanında değil, Alemlerin Rabbinin yanında arayanların platformu olmaya, postalların değil halkın yanında durmaya devam edeceğiz.
Tevhidi mesajın aydınlattığı yolda adalet yürüyüşümüz devam ediyor... Herkesi zulme karşı adalet mücadelesinde saf tutmaya çağırıyoruz.
Sakarya Adalet Girişim Başörtüsü Platformu