Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, İHH ekibi olarak İsrail saldırılarından bir gün sonra Mısır'ın Refah kentine varışlarıyla başlayan ve ateşkesten iki gün önce girilen Gazze'de ağır bombardıman altında sürdürülen yardım çalışmaları sırasında edindikleri izlenimleri anlattı.
Gazze'de ateşkes ile birlikte hayat normale dönmeye başladı. Gazze halkı uzun bir aradan sonra sokaklara çıkmaya başladı. İnsansız uçakların gece gündüz şehrin semalarında uçtuğu, F-16'ların bombalarının eksik olmadığı, elektrik ve suyun kesildiği 22 günün sonunda, Gazze halkı nefes almaya başladı.
Gazze'de karadan, denizden ve havadan süren bombardımanlar sonucunda resmi rakamlara göre 1300'ü aşkın insan hayatını kaybederken, yaklaşık 5 bin insan da yaralandı. Ölen ve yaralananların çoğunluğunu çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Özellikle çatışmaların yoğun yaşandığı Cebaliye, Zeytin, Telilhava, Beytlahya mahallelerinde oturanlar, ateşkes ile birlikte evlerini görmeye gittiler. Ancak birçok aile evlerini yıkılmış bir halde buldu.
Bütün Kamu Binaları Vuruldu
1,5 milyon Gazze nüfusunun 750 bini sekiz ayrı kampta yaşayan mültecilerden oluşuyor. Altyapının olmadığı bu kampların güneş yüzü görmeyen sokaklarında iki insanın yan yana yürümesi dahi mümkün değil. İsrail saldırılarının ardından bölgeyi gezerken burada sistemli bir yıkım ve katliam yapıldığına şahit oluyoruz. Gazze'deki saldırılarda 16 devlet binası yerle bir edilmiş. Hamas'ın tüm üst düzey yönetici, aydın, siyasi ve dini önderlerinin ev ve iş yerleri özellikle hedef alınmış. Okullar, üniversiteler, camiler, imalathaneler, tarım arazileri de aynı şekilde hedef seçilmiş.
İsrail İstediği Sonucu Elde Edemedi
İki yıldır süren ambargoyla iyice bunalttığı Gazze'yi 22 gün boyunca vurarak buradaki yönetimi devre dışı bırakmayı, halkı fiziken ve ruhen yıpratmayı amaçlayan İsrail, saldırılarını son derece sistemli bir şekilde gerçekleştirmiş. Ancak 22 gün boyunca tonlarca bombayı Gazze'ye yağdıran ve bu saldırılardan kesin sonuç alabileceğini düşünen işgalci İsrail, Gazze'de sebep olduğu tüm yıkıma rağmen istediğini elde edemedi.
Toplu Katliamlar Yapıldı
İsrail işgal güçleri halkın direncini kırmak için Gazze'de toplu katliamlar da gerçekleştirmiş durumda. İsrail bombardımanları sonucunda İslam dünyasında tanınmış hadis profesörlerinden Nizar Reyhan, Cebaliye'deki evinde hayatını kaybetti. Bombardımanda Reyhan'ın eşi ve çocukları ile 16 kişi daha yaşamını yitirdi. İsrail askerleri Zeytin mahallesinde de Sammuni ailesinden çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 72 kişiyi topladıkları bir evi bombalayarak bu aileyi katletti. Saldırılarda İçişleri Bakanı Sayid Siyam da, kardeşinin evinde bombalanma sonucu kardeşi ile beraber hayatını kaybetti.
Gazze'nin Portakal ve Zeytin Bahçeleri de Yerle Bir Oldu
İşgal harekâtı sırasında İsrail, tanklarla Gazze'nin içine girmeye çalıştı fakat 22 gün süren bombardıman sonunda Gazze'ye girmeyi başaramadan İsrail 21 bin askeriyle geri çekilmek zorunda kaldı. Geride yerle bir olmuş mahalleler, kullanılamaz hale getirilen sebze-meyve bahçeleri, tamamen imha edilen portakal ve zeytin ağaçları ile koyun ve tavuk çiftliklerinde katledilen hayvanların görüntüleri, görenleri hayret ve dehşete düşürüyor.
Bombalanan mahalleler adeta büyük bir deprem görüntüsü veriyor. Fakat burada insanı hayrete düşüren bir şey var ki, o da insanların morallerinin, inançlarının yüksekliği. Üzülen, kederlenen, şikâyetçi olan tek bir kimseye rastlamadık. 22 gün boyunca ilaç ve gıdanın Gazze'ye girmesini engelleyen İsrail, 20 bin evi tahrip etti, 4 bin 500 evi kullanılamaz hale getirdi. Saldırılarda 1500 iş yeri, 60 okul, 23 cami, 30 karakol, 48 tarım arazisi kullanılamaz hale gelmiş durumda.
F-16'ların vurduğu ev ve araziler yanında, İsrail'in kullandığı fosfor bombasının sebep olduğu yıkım, bölgeye büyük bir deprem yaşanmış görüntüsü vermekte.
İsrail Herşeyi Yıktı Ama İnsanların Direncini Yıkamadı
Tüm şehri yerle bir eden İsrail, insanların direncini yıkamadı. İnsanlar, cenazelerini kelime-i tevhid yazılı yeşil bayraklara sararak hastaneden büyük kalabalıklarla çıkartıp acele adımlarla defnetmeye götürüyorlar. Sokaklardaki herkes de bu kalabalığa katılıyor. Halkın morali çok yüksek, ateşkes gününü zafer günü olarak ilan ettiler. İki yıl süren ambargo, ülkede ihtiyaç malzemelerinin neredeyse bitme noktasına geldiğini gösteriyor. İki yıl boyunca Mısır sınırındaki tünellerden karşılanan ihtiyaç malzemeleri, savaş sırasında tünellerin yüzde 80'inin vurulması ile iyice tükenme noktasına gelmiş.
Gazzeliler, özellikle Arap ülkelerine olan kırgınlıklarını her fırsatta dile getiriyorlar; Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün'e öfke büyük. Bunun yanında Moritanya, Venezuela ve Türkiye'den özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan ve Türkiye'de gerçekleşen mitinglerden sürekli söz ediliyor. Gazze'de Türkiye'ye karşı çok büyük bir sevgi ve sempatinin varlığını sürekli hissediyorsunuz.
İslam ülkelerinden gelen doktorlar ve yardım kuruluşları bölgede hummalı bir çalışma içerisindeler. İHH İnsani Yardım Vakfı Gazze'ye getirdiği üç uçak dolusu insani yardım malzemesini Refah ve Gazze'de bulunan depolarından halka dağıtıyor; Deyrılbelah mülteci kampına bakan Yafa Hastanesi'nde ilaç dağıtımı ile Cebaliye'de gıda dağıtımlarına devam ediliyor. Saldırılarda evi yıkılan 1000 aileye toplam 2 milyon dolar nakit yardımı yapılacak. Aile başı 2000 dolar verilecek.
İHH gönüllüsü 4 doktor ve iki hemşire Şifa Hastanesi'nde Gazzelilere hizmet veriyor. İHH, Gazze'de bir çocuk hastanesi açma çalışmalarına da başladı.
Sonuç olarak, İslam ülkelerinin Gazze'yi madden ve manen sahiplenmesi Gazzelilerin moralini kuvvetlendirmiş. Yardımların sürekliliği ve büyüklüğü Gazze'nin kısa zamanda yaralarını hızla saracağa benziyor. Unutmamak gerekir ki, Filistin halkı 1948 yılından bu yana sürgün ve katliamları yaşamakta…