Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, Karasu ilçesine kurulması düşünülen termik santralin bölgenin turizmi ve tarımına çok ciddi zararlar vereceğini söyledi. Gümrükçüoğlu, en iyi teknoloji ile çalışan termik santrallerin dahi çevreye zarar verdiğini belirtti.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Sakarya Temsilciliği'ni de yapan Yar. Doç. Dr.Gümrükçüoğlu, Karasu'da kurulması düşünülen termik santralin doğada kalıcı tahribata yol açabileceği uyarısında bulundu. Santralin yapılacağı bölgede Türkiye'nin ikinci büyük subasar ormanı olan "Acarlar Longozu"nun bulunduğunu hatırlatan Gümrükçüoğlu, bir çok kuş türünün konaklama ve barınma yeri olarak kullandığı longozun santralin kurulması halinde tehlike altına gireceği uyarısında bulundu. Termik santrallerin kömür, doğalgaz, radyoaktif madde gibi yakıtların yanması ile oluşan ısının elektrik enerjisine dönüştürüldüğü tesisler olduğunu anlatan Gümrükçüoğlu, termik santrallerden çıkan kükürtdioksit, azotoksit ve partikül madde gibi kirletici emisyonların çevreyi ve insan sağlığını ciddi oranda tehdit ettiğini vurguladı. Santrallerin yaydığı emisyonların tarım ürünleri, hayvanlar, su kaynakları, ormanlar üzerinde kalıcı tahribatlar yaptığına dikkati çeken Gümrükçüoğlu, "Örneğin, emisyonlardaki civa, kurşun gibi ağır metaller merkezi sinir sistemini etkilemekte, anormal doğumlar, gelişme bozuklukları ve öğrenme yeteneğinde azalmaya yol açmaktadır. Santrallerden çıkan küllerde ise radyoaktif özellik taşıyan radon gazı mevcuttur" dedi.
Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü araştırmalarında Yatağan termik santralinin yakınında bulunan 34 köyde radyasyon miktarının insan için kabul edebilecek sınırların çok üzerinde olduğunun belirlendiğine dikkat çeken Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti: "Radyoaktif yoğunluğun, özellikle kanser vakalarındaki artışa neden olduğu tartışmasız bir gerçektir. Termik santral bacalarından çıkan gazlar yağışla birleşip asit yağmurları oluşturmaktadır. Asit yağmuru, toprağın kimyasal yapısını ve biyolojik koşullarını bozarak tarımsal verimin düşmesine, ağaçların kurumalarına, hayvancılık, balıkçılık, arıcılık gibi faaliyetlerin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Termik santrallerde soğutma, buhar elde etme ve temizleme için kullanılan suyun işlenmesi sonucunda tonlarca atık su oluşmakta ve bu su toprağa, yeraltı sularına, akarsulara ya da denize boşaltılmaktadır. Böylece su kaynakları ağır metallerle kirlenmekte, canlılar, ormanlar ve tarım ürünleri ciddi ölçüde zarar görmektedir. Soğutma için kullanılan ısınmış suyun deşarjı ise alıcı ortam sıcaklığını etkilediğinden sudaki yaşam zincirini bozmaktadır."
SON TEKNOLOJİ İLE YAPILAN SANTRALLER BİLE ÇEVREYE ZARAR VERİYOR
Gümrükçüoğlu, en iyi teknoloji ile bile yapılan termik santrallerin belirli emisyon standartlarına uymak zorunda olsalar emisyonları ve diğer atıkları vermek suretiyle çevreye zarar verdiğini ifade etti. Gümrükçüoğlu, arıtma sistemlerinin hiç arıza yapmadan kesintisiz olarak çalışacağını hiç kimsenin garanti edemececeğini söyledi.
Termik santrallerin çevreye verdiği zararın sınırı olmadığını dile getiren Gümrükçüoğlu, şöyle konuştu: "Emisyon standartları tek bir tesis için belirlendiği ve tesisi buna uygun çalışsa bile civarda bulunan diğer tesislerin emisyon ve diğer atıkları ile birlikte toplam zarar düşünüldüğünde çevre tahribatı katlanmaktadır. Karasu, Acarlar Longozu gibi dünya üzerinde ender bulunan doğal bir varlığa, eşsiz bir kıyı ve kumul ekosistemine sahip. Karadeniz kıyısında sahil yolu tahrip edilmeden kalabilmiş çok özel bir yerdir. Santral bütün bu alanların yanında bölge turizmi ve tarımına çok ciddi zararlar verecek boyuttadır. Zararlı etkiler hem kısa hem de uzun vadede ortaya çıkıyor olsalar bile tahribat kesinlikle kalıcı olacaktır. Doğal dengeyi bu tür tahribatlar ile bozduktan sonra eski haline getirebilmek bugün dünyanın hiçbir yerinde başarılabilmiş değildir."
TEMİZ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI DEĞERLENDİRİLMELİ
Gelişmiş ülkelerde yarattığı kirlilik nedeniyle tercih edilmeyen termik santrallerin enerji elde edilmesinde tek alternatif olmadığını kaydeden Gümrükçüoğlu, bu santrallerin yerine temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Gümrükçüoğlu, "Bu santraller yaşam için olmazsa olmaz doğal varlıklara, yaşam alanlarına ve tarım alanlarına uzak, çevre zararın en aza indirileceği, emisyonların daha kolay seyrelebileceği yerlerde yapılmalıdır. Aksi takdirde, istihdam olanaklarının artırılması ya da ülke ekonomisine katkı gibi nedenler öne sürerek getireceği katkıdan daha fazla kayba neden olan bu tür tesislerin kurulması, günümüzde yaşayanların görecekleri zarar yanında gelecek kuşakların yaşam haklarının elinden alınması anlamına gelmektedir." dedi.