Şehirde Suriyeli ve Iraklıların açtığı iş yerlerinin sayısı giderek artıyor. Esnaf odaları birliği, kendilerinden istenen mesleki belgelerin yabancılardan istenmemesinin sosyal adalet anlayışına sığmayacağını belirtiyor. Esnaf ise haksız rekabet ortamının kendilerini bitirdiği görüşünde.
Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) Başkanı Hasan Alişan, konuyla ilgili Sakaryarehberim.com'a yaptığı açıklamada, şehirde 35 bin civarında esnaf ve sanatkarın olduğunu söyledi.
Bu esnaf ve sanatkarların yıllardan beri yaptığı işe göre sanat sahibi ise çıraklık, kalfalık ve ustalıkla, ticaret ve esnaflıkla uğraşıyorsa bir işletmenin yanında çalışıp daha sonra kendini o meslekte esnaflık yapmaya yeterlilik hissettiğin an yeni bir iş yeri açan bir topluluk olarak Sakarya'da esnaf ve sanatkarlar camiasının bulunduğunu kaydeden Alişan; "Sanat konusunda da Türkiye'nin önemli bölgelerinde Sakarya'nın sanatkarının vasıflı, bilgili, becerikli ve yetişme tarzlarının önemli olduğu bilinmektedir. Sakarya halkına en iyi şekilde hizmet verebilmek için gayret gösteriyoruz. İşte bu çerçevenin içine baktığımızda, komşumuz olan Suriye'den ülke genelinde 3 milyon vatandaş sığınmacı olarak geldi. Allah kimseyi yurdundan etmesin. Türk milletinin cömertliği neticesinde oradaki insanlara devletimiz tarafından bakılmaktadır. Meslek ve sanatını icra edebilmeleri için bu kişilerin kabiliyetleri Sakarya halkına göre olduğunu söylememiz mümkün değildir. Bu kardeşlerimizin devletimizin imkanları ile yetinmesi gerekiyor. Eğer bu meslek ve sanatı icra edecekler ise bizim gibi çırak-kalfa-usta silsilesiyle devam ederek toplumun yapısına göre ne istediklerini bilmeleri lazım. Bildikten sonra bu konuda tecrübeleri varsa ticarete atılmaları gerekiyor. Yoksa sadece siyasi bir kararla esnaf ve sanatkarın üretmiş olduğu mala paralel alternatif ve hijyen olmayan ortamlarda hizmet vermesini kabul etmemiz camia olarak mümkün değildir" dedi.
Başkan Alişan'dan tepki
"Biz bu başıboşluğa tamamen karşıyız" diyen Alişan, şunları söyledi; " Siyasi otorite sahibi insanların da, elbetteki destek verelim ama bu yardımı bizim vermiş olduğumuz vergilerimizde kendilerine yapılan yardımda sınırlı olması lazım. Bizim yıllardır içinde bulunduğumuz bu sektörün içerisine sorgusuz sualsiz, patavatsızca girmesini camiam açısından doğru bulmuyorum. Yetkililer bir an önce bu konunun önüne geçmeli. Siz belediyelerden hangi ruhsatı almaya giderseniz gidin yaptığınız iş ile alakalı mesleki belge istenmektedir. Bizden istenirken bir başkasından istenmemesinin ben sosyal adalet anlayışına sığmayacağını düşünüyorum. Evet biz Suriyeli kardeşlerimizin yaşlılarına, çocuklarına ve eşlerine bakmakta sorumluyuz. Ama genç arkadaşlarımızın sokakta geleceği ve ülkesi için mücadele etmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Biz devletimizin bu cömertliğini esnafın ve sanatkarın çıkarlarına ters düşmesine tamamen karşıyız."
Sakaryalı bir esnaf ise sığınmacıların iş yeri açmasına karşı olduklarını dile getirerek; "Zaten devletimiz kendilerine gerekli desteği veriyor. Bizden vergi alınıyor, onlardan alınmıyor. Kendi ülkemizde ayrımcılık görüyoruz. Biz sığınmacıların ülkemize gelmesine karşı değiliz ama bu haksız rekabet ortamı da bizi bitiriyor. Ayrıca dükkan tabelalarını Arapça yapan Türk esnaflarını da anlamıyorum. Bazen hangi ülkede yaşadığımızı anlamıyorum" diye konuştu.
Sığınmacı bir esnaf da "Türkiye'de olmaktan çok mutluyuz. Burada bakkal işletiyorum. Türk müşterilerimiz de oluyor. Türkçe zor bir dil Türkçe'yi öğrenmeye çalışıyoruz. Burada yanımda sığınmacı olarak kuaför işleten arkadaşlarımız var. Herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz" şeklinde konuştu.