2009 yılında Amerika’da mesleklerle ilgili olarak yapılan son araştırma gazeteciliğin ‘en stresli’ mesleklerden biri olduğunu gösteriyor. Gazetecilerin iş yaşamlarının stresle dolu olması, sağlıklarını ciddi olarak etkiliyor. Peki, gazeteciler stresle başa çıkabilirler mi? 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Acıbadem uzmanları, gazeteciler için stresle baş etme önerileri sunuyor.
Stres, günümüzde adeta ‘olmazsa olmaz’ hale geldi. Ancak stresin yarattığı olumsuz etki, etkisi kişiden kişiye değiştiği gibi meslekten mesleğe de değişiyor. Araştırmalar, gazeteciliğin en stresli mesleklerden biri olduğunu gösteriyor. Stres ise kişinin sağlığını olumsuz şekilde etkiliyor.
Stres, kalbe zarar!
Ciddi boyutlarda ve uzun süre devam eden stresin kalp sağlığı için zararlı olabildiğini belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Kalp Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Seden Erten Çelik, stresin başta bağışıklık sistemi olmak üzere kalp ve dolaşım sistemini de etkileyerek koroner arter hastalığı, hipertansiyon gibi kalp rahatsızlıklarına neden olabildiğini ifade ediyor ve şunları ekliyor: “Bu durum başta bağışıklık sistemini bozarak kişiyi her tür hastalıklara karşı savunmasız hale getiriyor. Bu olumsuzluklara; hareketsizlik, kötü beslenme, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıkların da eklenmesi kalp hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Diğer stresli ve baskı altında çalışanlar gibi gazetecilerde de düzensiz beslenme, sigara kullanımı gibi olumsuz faktörlere, genetik yatkınlığın da eşlik etmesi kalp hastalıklarına yakalanmayı kaçınılmaz kılıyor.
Yapılan çeşitli çalışmalarda iş stresi yoğun olan kişilerde, adrenalin seviyeleri normalden yüksek olarak bulunmuş Ağır stres durumunda vücutta adrenalin salgısı artışına bağlı olarak kan basıncı, kalp hızı ve kan şekerinde yükselmeler görülüyor. Bu yükselmelerin yanı sıra kanın pıhtılaşmasında da artış meydana geliyor. Bunların sonucunda da kalp krizi geçirme riski yükseliyor.”
Hayatta stres yaratan durumları kontrol altına alınamıyorsa, stresle baş etme yöntemlerinin öğrenilmesi gerektiğini belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Klinik Psikologlarından Esra Başöz yoğun stres altında çalışanlar için önerilerde bulundu:
1-Uzun süre aç kalmayın!
Stresle baş etmede doğru beslenmenin de önemli bir rolü bulunuyor. Uzun süre aç kalan kişilerde, aç kalmaya bağlı olarak “hipoglisemi” denilen durum oluşuyor. Genel olarak kan şekerinin aşırı düşmesi olarak tanımlanabilen hipoglisemi, kişiyi strese yatkın bir hale getiriyor. Kaygı, baş ağrısı, baş dönmesi, titreme ve kalp aktivitesinde artma şeklinde belirti veren hipoglisemi, kişinin kendisini huzursuz ve sabırsız hissetmesine neden oluyor. Bu huzursuzluk ve sabırsızlık, kişinin normalde stres yaratıcı bir durum olarak algılamayacağı şeyleri bile stres yaratıcı durumlar olarak algılamalarına neden oluyor. Uzun süre aç kalmamak için çantanızda atıştırmalık yiyecekler bulundurmanız da yarar var.
2-İş yeri stresine karşı küçük önlemler alın
İş yerindeki stres, üzerinde durulması gereken, yaşam kalitesini ciddi düzeyde düşüren ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilen önemli bir sorun. Bu yüzden çalışma stilleri ya da iş ilişkileriyle ilgili bazı değişiklikler yapılarak, iş hayatındaki stres kaynakları mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılmalı. Bunlar, işleri planlayarak yapma, zamanı iyi kullanmaya çalışma, stres yaratan kararları ve işleri mümkünse erteleme, problem çözme becerilerini arttırma, duygusal paylaşımlarda bulunma ve psikolojik destek alma şeklinde olabilir.
3- Yeterli uyku uyuyun ve spor yapın
Stresli işlerde çalışanlar yeterli uyku uyuduklarından da emin olmalılar; çünkü uykusuzluk da kişinin yaşadığı stres düzeyini arttıran önemli bir faktör.
Spor yapmak da stresle baş etmeyi kolaylaştırıyor. Yoga, meditasyon gibi gevşetici egzersizler stresle baş etmede çok etkili oldukları için tercih edilebilir. İş dışında, işi tamamen akıldan çıkarabilecek bir hobi edinmek ve yeni bir şeyler öğrenmek de stresi azaltmak için oldukça yararlı.
4-Strese yol açan besinlerden uzak durun
Strese yol açan beslenme alışkanlıklarından vazgeçilmeli. Bazı besinler vücutta yorgunluğu ve sinirsel duyarlılığı arttırıp, stres tepkisini harekete geçiriyor ve strese dayanma gücünü azaltıyor. Bu besinlerin başında kahve geliyor. Aşırı kahve tüketimi kişinin kendini kaygılı, sinirli, huzursuz hissetmesine yol açabiliyor. Aşırı düzeyde çay, kola, çikolata ve kakao tüketen kişiler için de aynı durum söz konusu. Bu nedenle çay, kahve yerine papatya, melisa gibi rahatlatıcı etkiye sahip bitki çayları tercih edilebilir.
5- Vücudunuzu vitaminsiz bırakmayın
Kaygı, depresyon, uykusuzluk ve kalp-damar hastalıklarına yol açan B1, B5, B6 ve B2 vitaminlerinin eksikliği, aynı zamanda strese karşı toleransı ve bunlarla baş etme becerisini düşürüyor. Sürekli stres altında olan kişilerin kan tahlili yaptırarak bu vitaminlerin vücutlarında eksik olup olmadığına baktırmaları, doktorlarına danışmaları ve gerekliyse vitamin desteği alması gerekiyor.
Acıbadem Hastanesi