Ülkemiz ÇUŞ’ların İnsafına Terk Edilemez

Saadet Partisi Adapazarı İlçe Başkanı Eyüp Yıldırım, yaptığı yazılı basın açıklamasında, kooperatif gününün öneminden bahsetti.

Saadet Partisi Adapazarı İlçe Başkanı Eyüp Yıldırım, şeker fabrikaların özelleştirilmesinin gayri milli bir uygulama olduğunu belirterek, “İşçimiz işini kaybedecek. Daha önemlisi yüz binlerce şeker pancarı üreticimiz tarımsal üretimden elini çekecek. Ortada bu kadar acı bir tablo var. Bundan dolayı özelleştirmeye karşı çıkmak vatanseverlik borcudur” dedi.

Şeker fabrikaların özelleştirilmesinin yanlış bir noktadan hareketle yola çıkarak yapıldığına işaret eden Yıldırım, bu özelleştirmelerin tamamen IMF direktifleriyle yapıldığını vurguladı. Şeker pancarının Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetişen bir tarımsal ürün olduğunu dile getiren Yıldırım, pancarın ülke tarımı ve sanayisini güçlendiren, istihdam oluşturan bir alan olduğunu anımsattı.

Türkiye için böylesine önemli olan bu fabrikaların tamamen ideolojik gerekçelerle özelleştirildiğini vurgulayan Yıldırım, bundan önce yapılan özelleştirmelerden de örnekler verdi. “Rakamlar ortada Türkiye’de özelleştirme sadece ve sadece faiz ödemelerinin bir kısmının karşılanması için heba edilmiştir. Özelleştirilen yerler üretken bir şekilde ekonomiye kazandırıldı mı? Hayır. Bütçede oluşmuş açığın ve cari açığın azaltılması için bir yamama aracı olarak görülmüştür” diye konuşan Yıldırım, şeker pancarı üretimine 2000 yılında getirilen kotaya dikkat çekti.

“Sadece bu kota niçin var? Bunu düşünmek bile yeter” şeklinde konuşan Yıldırım, pancara kota getirilirken nişasta bazlı tatlandırıcı üreten firmalarının önünün açıldığını söyledi. Bu firmaların başında da Cargill geldiğine işaret eden Yıldırım, Cargill’in çıkarılan özel yasalarla korunduğunu anlatan Yıldırım, “Bizim Ahmet, Mehmet pancar üretiminden elini çekmiştir ama Johns’lar, Hans’lar üretmeye devam etmişlerdir” tepkisinde bulundu.

AKP hükümetini şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda uyaran Yıldırım, “Bu özelleştirmelerden vazgeçin. Yoksa tarih önünde bu özelleştirmelere imza atanlar, onay verenler mahkûm olacaklardır. Büyük bir vebalin altına gireceksiniz” dedi.

Meclis’te grubu bulunan muhalefet partilerinin tavrını da eleştiren Yıldırım, “En ufak bir meselede kavga çıkarmayı becerebilen partiler nasıl oluyor da şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gibi yüz binlerce insanımızı yakından ilgilendiren bir konuda etkin bir muhalefet ortaya koyamıyorlar? Hükümetin tavrı ortada ama Meclis’teki muhalefet nerede? Çıkın ortaya” tepkisinde bulundu.

Yıldırım, Türkiye'deki yoksulluğun kaynağının faizci kapitalist sistem olduğunu söyleyerek, "Yapılan yardımlar bir yere kadar. Yoksullukla bu şekilde mücadele edilemez. Elbette yardımlar olmalı. Ama asıl bunun sebebi olan faizci kapitalist sistem değiştirilmelidir. Yoksa bu adaletsizlik hiçbir zaman düzelmez. Çünkü bakın, son birkaç yılda Türkiye'deki zengin milyonerlerin sayısı, 26 bin den 29 bine ulaşmış. Halk fakirleşirken, zenginlerin sayısının hızla artması, sistemdeki yanlışlığı ortaya koyuyor" diye konuştu.

Yıldırım Türkiye'de 480 milyarlık mevduatın yüzde 42'sinin 29 bin mevduat hesabına ait olduğunu söyleyerek, "Varlıklı kesimde; herkesin bankalarda 4-5 hesabı bulunduğu gerçeği göz önüne alınırsa, Türkiye'deki zenginliğin yüzde 42'sinin 5-6 bin ailede olduğunu ortaya çıkarır. Bu adalet değildir. Haksızlıktır. Bu düzen böyle gitmez" dedi.

2 liraya bir insan nasıl karnını doyurur?

Yine TÜİK'in dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı için belirlediği 275 TL'yi de eleştiren Yıldırım, "4 kişilik bir ailede kişi başına aylık, 68 TL düşer. Bu da günde, 2 liraya denk gelir. Soruyorum size, 2 liraya bir insan nasıl karnını doyurur? Diyanet'in bu yıl tespit ettiği fitre miktarı yani 2 öğün karnını doyurmak için gerekli olan para, 6 liradır. Bu da sadece bir kişinin bir ay boyunca karnını doyurmasının maliyeti 180 lira demektir. 4 kişilik aileye maliyeti ise, 720 lira. Peki bu ailenin barınma, su, elektrik, ısınma ve yol ihtiyaçları nerede? Böyle tarif olmaz. Yoksulluk tarifi yeniden yapılmalıdır" dedi.

Dünyadaki yoksulluğun durumu hakkında da bilgi veren Yıldırım, her 6 saniyede açlıktan bir çocuğun öldüğüne işaret ederek, "Dünyada 1 milyar insan, günde 1 dolarla; 2,5 milyar insan ise 2,5 dolarla geçiniyor" dedi. Türkiye'de insani yardımlara bir yılda aktarılan kaynağın 5 milyar lira olduğunu kaydeden Yıldırım, buna karşılık devletin bir ayda faize ödediği miktarın ise 5,2 milyar lira olduğuna dikkat çekti. Yıldırım, "Demek ki, bir ay faiz ödemezsek Türkiye genelinde yoksullara yapılan yardımları iki katına çıkaracağız. Bu parayla emeklinin maaşını yüzde 50, memurun maaşını yüzde 20, çiftçinin gelirin ise yüzde 10 artıracağız" dedi.

Kooperatifler, demokratik işletme kuruluşlarıdır. Kooperatiflerde temel amaç kâr değil, işbirliği ve dayanışmadır. Birbirlerine meslek, sanat, toplumsal çıkar bağları olan grupların kendi aralarında kurdukları kuruluşlardır. Amaç, verimli çalışmak, ortak ihtiyaçlarını karşılamak, emek ve ürünleri değerlendirmektir. Kooperatif öyle denilebilir ki birlik ruhunun kalesidir. “Birlikten kuvvet doğar” sözü bunu en iyi şekilde açıklamaktadır. İnsanlar bireysel olarak yapamadıkları şeyleri, kooperatifler kurarak ortaklaşa başarabilirler. Bu güç; tek insanın yapamadığı ya da iyi yapamadığı çoğu işin üstesinden gelebilir.

Üreticiler, mal üretir. Ürünlerini değeri ile satabilmek, emeklerinin karşılığını alabilmek isterler. Bunu tek başlarına başaramazlar. Tüketiciler de ucuz ve kaliteli mal almak isterler. Kurulmuş bir birlikleri yoksa kalitesiz malları pahalıya almak zorunda kalırlar.

Arsa, ev almak isteyen dar gelirli bireyler de kooperatifler kurarak küçük tasarrufları ile mal sahibi olabilirler. Aynı amaç etrafında toplanan kişilerden oluşan kooperatif, kâr amacı gütmez. Üyelerine ya da yararlananlara ekonomik katkı sağlar. Ülkemizde kooperatifleşmeyi sağlar, finansmanı faizden kurtarırsak daha adil bir dağılım yapmış oluruz, müreffeh bir topluma doğru ilerleriz.